K-pop’un başta BTS olmak üzere tüm dünyada yükselişte olduğu, pop müzik dinleme alışkanlıklarını değiştirdiği bugünlerde, K-pop’un üçüncü kuşak kadın grubu BlackPink Selena Gomez ile ortak söylediği IceCream şarkısı ve kill this love şarkısı ile küresel müzik listelerinde yer almakta. BlackPink’in YG Entertainment tarafından nasıl üretildiğine ilişkin yapımcılığını Caroline Suh’un yaptığı  Light Up The Sky (2020) adlı  belgesel Ekim ayının başında Netflix’de yayınlandı.

BTS’in Map of Soul.O:NE çevrimiçi konserlerinin ardından BlackPink belgeselini izleyince, K-pop endüstrisinde kadın yıldızların yerine ilişkin kısa bir değerlendirme yazmak gereği ortaya çıktı. BTS’i hayran grubu -ARMY – nezdinde otantik ve samimi kılan, yedi şarkıcı-dansçının da bireysel kimliklerini mümkün olduğunda sosyal medya platformlarında 7/24 performe etmeleri, sahne arkasını da hayranlarıyla paylaşmalarıdır (Binark, 2020). BTS’i K-pop endüstrisinde diğer gruplardan ayıran, otantik benlerinin “varolduğu”na duyulan hayran inancıdır. Platformlardaki bireysel veya grup etkinliği şeklindeki tüm performansları olsun ve yahut geleneksel medyadaki performanslarıyla olsun, BTS, K-pop’un üçüncü kuşağı olarak, yalnızca K-pop endüstri için değil, pop müzik endüstrisinde yeni tür yıldızlık için yolu açmış, ARMY’nin deyişiyle “paved the way”[1].  Gelelim Netflix’de yayınlanan belgesele. Belgesel BlackPink’in nasıl yaratıldığını ortaya koymakta.

Belgesel grubun 2019 yılında Coachella’daki performansını ve dünya turunu takip ediyor. Ayrıca grup üyelerinin çocukluklarını ve YG Entertainment’in seçmelerine nasıl katıldıklarının hikâyesini seyircilere aktarıyor. BlackPink için şarkıcı ve yapımcı Teddy Park, dört sanatçının başarılı bir karışım/üretim olduğunu belirtiyor. Rose, JiSoo, Lisa ve Jennie. Grubun rapperi ve dansçısı Lisa Taylandlı. Rose ve Jennie de yurtdışında büyümüş Koreliler’den. Böylece şirket tarafından grup üyelerinin uluslararası müzik pazarına ulaşabilmeleri için gerekli olan küresellik sağlanmış. Tüm üyeler K-pop yıldızı olmak için ergenlik döneminin başlarında YG Entertainment’in seçmelerine katılarak, Seul’e gelmiş. Birlikte yurtta yaşarlarken, hem birbirlerini tanıma olanağı bulurken hem de şirket tarafından yaratılacak kadın grubunun olası üyeleri olarak uyumları değerlendirilmiş. Belgeselde Jennie “Aile gibiyiz…birlikte ergenken eğitim aldık ve birlikte büyüdük” demektedir. BlackPink olarak çıkış yapana dek, şarkıcı-dansçı adayları günde 14 saat aralıksız eğitim alırken, her ay sonu değerlendirme notu alarak, grubun içinde çıkış yapıp yapmamalarına karar verilmiş. Belgesel, grup üyelerinin ve grubun imgesinin endüstriyel olarak nasıl tasarlandığını, hangi aşamalardan geçildiğini ortaya koymakta.  Grup çıkış yapınca aslında “başarı” veya “ün”ün garantilenmiş olduğu anlamı ortaya çıkmıyor. Tam tersine, grup sürekli olarak yaptığı işlerin çıtasını yükseltmek zorunda. Yapımcı Park’ın deyişiyle, çıkış yapmak sadece yolun yarısı. Bundan sonra üyelerin üzerlerindeki baskı artarken, tempolarını daha da arttırmak zorundalar. K-pop endüstrisinde özellikle kadın gruplarının üyelerinin sahne önü ve arkasındaki performansları üzerinde baskının oldukça fazla olduğu bilinmekte. Kadın sanatçılar, özellikle heteroseksist cinsiyet rejiminin egemen olduğu Kore toplumunda özel alanlarında toplumsal normlara uygun davranma baskısını deneyimliyorlar. Norm dışında hareket etme, kadın sanatçılara yönelik sosyal medya platformlarında linçe yol açmakta. Bu baskı nedeniyle Sulli’nin yaşamına son verdiğini de belirtmeli.  Suzy’nin #metoo kampanyasına verdiği destek nedeniyle sosyal linçe uğradığını da anımsatmalı. K-pop endüstrisi içinde erkek grupları hegemonik erkekliğe ilişkin temsilleri yerinden edecek şekilde androjen  beden imgesi ile inşa edilirken (Binark ve Özaydın, 2020), kadın gruplarının imgeleri yoğun bir şekilde cinsel nesneleştirme içerir. Bu durum, kadın gruplarını cinsiyetçi değer yargıları ve normların içinde davranmaya zorlar. Kadın gruplarının üyeleri bir yandan “masum genç kız” rolünü oynamaya zorlanırken bir yandan da erkek bakışı için bedenleri cinsel fetiş nesnesi olarak kodlanır. Kadın yıldızların yüz mimikleri ve seslerini kullanmaları “aegyo” olarak adlandırılan şekilde sevimlileştirilir. Sahnede çekici femme fatale rolünü icra ederlerken, kadın yıldızlar özel alanda Meryem Ana gibi davranmak zorundadır. Gerek toplumsal normlar gerekse endüstrinin ekonomi politiği kadın K-pop yıldızları üzerinde cinsiyetçi tahakkümü doğal kılmakta.

K-pop endüstrisinde yıldız yaratım ajanslarının, sanatçı adayını küçük yaşta seçerek, şarkı söylemekten dans etmeye, yabancı dil öğrenmekten, müzik aleti çalmak gibi bir takım beceriler geliştirmeye değin eğitime tabii tuttuğu bilinen bir gerçek. Bu eğitimin maliyeti oldukça yüksektir ve yıldız adaylarına ağır ve uzun sözleşmeler ile geri döner (Binark, 2019). SM Entertainment, aday sadece Kore pazarında çıkış yapacaksa 10 yıla dek, uluslararası pazar da hedefleniyorsa 13-15 yıl arası sözleşme imzalatmaktadır. YG Entertainment tarafından sahne almak için gerekli becerileri geliştirilen BlackPink üyeleri yaşam nedenlerini sahne almak olarak açıklarken, yıldız olma işine tam adanmışlıkları belgeselde vurgulanmakta. K-pop gruplarını Batılı müzik gruplarından farklı kılan da yıldız olmak için, endüstrinin talep ettiği bu tam adanmışlıktır. Bedenin disipline edilmesinden, özel alanın katı bir şekilde düzenlenmesine değin, yıldızın her an’ı ajansın kontrolündedir. K-pop gruplarının mükemmellikleri bu şekilde üretilir. Endüstri, yeteneği seçerek, geliştirir, yeniden üretir. Belgeselin sonunda da grup üyeleri için “BlackPink” olarak yaratıldılar denilmektedir. Yakın zamanda K-pop’un dördüncü kuşağı BigHit Entertainment tarafından I-Land gerçek tv. şovunda yapılan elemelerden sonra Enhypen adıyla erkek K-pop grubu üretilmiştir. BlackPink’in eğlence endüstrisindeki küresel başarısı üzerine yapılan Light Up The Sky belgeseli, K-pop’un BTS’in hayranlarına sunduklarından daha farklı bir yönlerini seyirciye gösteriyor: K-pop’un endüstriyel üretimini ve yıldız üretim tekniklerini.

Kaynaklar:

Binark, M. (2020). “Arttırılmış Eğlence Olarak K-Pop ve Bts’in Çekim Gücü”, Asya’da Popüler Kültür ve Medya. (Der.) Mutlu Binark, Ankara: UMAG. 189-225.

Binark, M. (2019). Kültürel Diplomasi ve Kore Dalgası “Hallyu”: Güney Kore’de Sinema Endüstrisi, K-Dramalar ve K-Pop. Ankara: Siyasal Yayınevi.

Binark, M. ve Ş.Karataş-Özaydın (2019). “Porselen Yüzleri ve Dişilleştirilmiş Erkek Bedenleri İle K-Erkeklik İmgesi: Güney Kore Yaratıcı İçerik endüstrisi ve Aşık Olunacak Hallyu Yıldızları”, Aşkın Halleri. (Der.) Tezcan Durna ve Nehir Durna. Ankara:UMAG. 165-190.

[1] https://www.korezin.com/2020/06/28/theqoo-uluslararasi-k-pop-hayranlarinin-bazilarinin-kabul-edemedigi-bir-sey/.