Netflix, Türkiye’de gördüğü ilginin farkında ve bu bağlamda bazı çalışmalar yürütüyor. Geçtiğimiz dönemlerde “Hakan: Muhafız” isimli ilk Türk dizisini yayınlayan Netflix, bir süredir ikinci Türk dizisi Atiye ile ilgili çalışmalarını sürdürüyordu.

Dizinin senaryo koltuğunda Nuran Evren Şit oturuyor. Atiye dizisi, tıpkı Hakan: Muhafız gibi bir kitap uyarlaması. Şengül Boybaş’ın kaleme aldığı “Dünyanın Uyanışı” eseri, diziye ilham kaynaklığı yapıyor. Kitap, “Sıradan biri olman sıra dışı bir kadere sahip olamayacağın anlamına gelmiyor.” sözüyle de dikkat çekiyor.

Dizinin konusuna gelirsek, ailesi ve sevgilisi Ozan ile mutlu bir yaşamı olan Atiye’nin hayatı, bir gün dünyanın en eski tapınağı olan Göbeklitepe’ye gerçekleştirdiği ziyaretle bambaşka bir hal alır. Başına gelen gizemli olaylarının peşine düşmeye karar veren Atiye, bu antik tapınakta kendini aramaya başlar. Atiye, geçmişin kapılarını araladıkça, geçmişle geleceği, gerçek ile ruhani arasındaki her şeyi sorgulamaya başlar.

“Düzenim bozulur, hayatım alt üst olur diye, endişe etme. Nereden biliyorsun hayatının altının üstünden daha iyi olmayacağını?”

Ülkemizdeki televizyon dizileri, uzun süreleri nedeniyle eleştirisi noktası olmaya devam ederken dijital yayıncılık ise buna yeni bir soluk getiriyor. Süresinin daha kısa olması ve kullanılan gizem unsurları izleyenin merakını sürekli uyanık tutuyor. Gerilim sahnelerindeki gergin müzik, Göbeklitepe görüntüleri sırasında Doğu ezgilerinin fonda beliriyor olması izleyiciyi ekrana daha da bağlıyor. Bunun  dışında kullanılan diğer müzikler de beni diziye bağlayan bir etmen oldu.(Güneşin Kızkardeşi /Gökçe Kılınçer, Beautiful boyz/ CocoRosie , Paranoya/Hayko Cepkin)

Mistik ve gizemli yapısı düşünüldüğünde dizinin bir başka Netflix dizisi olan Dark’ı anımsattığını da eklemem gerekiyor. Fakat Dark’a oranla dizinin gerilim dozu daha az.

“Toprağı dinlemeyi öğrenirsen toprak sana her şeyi anlatır.”

 

Dizi Şamanizm ve Türk mitolojisine bir çok göndermede bulunuyor. Türk mitolojisinde kadınların yeri hep ayrıdır. Örneğin doğa tanrısı bir tanrıçadır, umay anadır. Hatta doğaüstü güçlere sahip olduğu inanılan, şifacı kamanların çoğunluğu da kadındır.

Açıkçası konunun mistik ögeler içermesi beni şaşırtmadı. Çünkü daha önce Hakan: Muhafız’da da benzer konular seçilmişti.

Hakan: Muhafız’dan bahsetmişken iki yapımı biraz kıyaslarsam, Atiye Hakan’a göre her açıdan çok başarılı. Konu seçimi,senaryo ve oyuncular da bunu kanıtlar nitelikte. Atiye sadece Türkiye için değil global olarak da ilgi çekiyor. Ülkemizdeki önemli bölgelerin tanıtımı anlamında da çok katkısı olacağını düşünüyorum. Pastel ve hafif soğuk renk seçimi gayet hoş olmuş. Tüyleri diken diken eden sahneler, diğer bölümü izlemek için meraklandıran sahneler bu dizide de mevcut. Senaryoda bazı sıkıntılı diyebileceğim noktalar elbette vardı. Fakat global yapımlarda çok sık kullanılan bazı ögeleri bizde de görmek çoğu kişinin aksine beni rahatsız eden bir nokta olmadı.

Dizide mistisizmden, metafizik olaylara hatta mitolojiye, paralel evrene kadar uzanılmaya çalışılıyor. Karakterlerin psikoloji geçişleri insanı sorgulamaya itiyor.

Dizide en çok dikkat çeken Atiye karakteriyle Beren Saat oluyor. Beren Saat, Aşk-ı Memnu dizisindeki karakterini ele alışı gayet iyi olsa da, bu dizi de bambaşka bir oyunculuk gördüm. Beren Saat, en doğal, makyajsız ve duru güzelliğiyle öyle bir performans sergilemiş ki uzun dakikalar boyunca şaşırarak izledim. Toplu saçları, elleri boyalı, rahat tavrıyla ressam karakterini hakkını vererek oynamış. Diğer başrol oyuncusu Mehmet Günsür ise Arkeolog Erhan rolü için doğru bir tercih olmuş. Fakat ilginç olan nokta şu Mehmet Günsür’ü hangi rolde izlersem izleyeyim hep aynı adamı görebiliyorum.

Beren Saat dizinin galasında, “Atiye hem canımı yakan, hem beni derinleştiren bir yol arkadaşı. Bazı hikayeler sizden büyüktür ve insanların faydalanması için popüler kültür üzerinden anlatılmalıdır. Atiye’nin hikayesinden çok fazla kadın yararlanacak.” açıklamasında bulunmuştu. Ben de bu hikayeyi heyecanla bekliyor olacağım.