Eski atasözü “Kalem kılıçtan keskindir” (Edward Bulwer-Lytton, Richelieu; Or the Conspiracy) kamu haklarının korunmasında hâlâ önemini koruyor. Özgürlük, özgürlük gibi kelimeler demokrasi fikrini doğurdu. Cümlelere ve paragraflara dönüşen bu tür sözler, halkı tiranlığa ve yolsuzluğa karşı harekete geçmeye aydınlattı.
“Başkanın Tüm Adamları” (1976) filmi, Beyaz Saray’ın Demokrat Parti’nin Ulusal Genel Merkezi olan Watergate’teki katılımının örtbas edilmesini ortaya çıkaran iki Washington Post gazetesi yazarı Bob Woodward ve Carl Bernstein’ın çalışmalarına dayanmaktadır. İlk başta, Bob Woodward küçük bir hırsızlık gibi görünen şeyi keşfeder, ancak en iyi avukatların zaten savunma davasında olduğunu fark etmesi şüphelenmesine sebep olur. Ayrıca Cumhuriyetçi fon organizatörlerinin isimlerinin ve adreslerinin suçlandığını keşfeder ve bu da şüphelerini daha da artırır. Bunu Washington Post’un başkanının dikkatine sunduğunda hazırlanır ve Woodward ile Carl Bernstein’ı hikayeden atar. Bu zorla girme konusundaki bulguları, Woodward ve Bernstein’ın bulgularından sonra ABD Başkanı Richard M. Nixon’ın dahil olduğu ve istifa ettiği kısa sürede öğrenilmesi Beyaz Saray’a giden yolun kapılarını açmıştır. Woodward ve Bernstein’ın, yeniden seçim komitesi için çalıştıkları için dahil olan kaynaklarla iletişim kurma süreçlerine ilişkin eylemleri filmde tartışma konusudur. Ayrıca, hem Woodward hem de Bernstein’ın gece çok geç saatlerde Bay Sloan’ın evine izinsiz girmeleri, araştırdıkları siyasi figürlerle iyi bir etkileşim içinde olmalarını göstermekteydi. Woodward ve Bernstein, değer ve etik teorilerinin çoğuna uymadıklarını bu iki eylem üzerinden anlamak mümkündür.
Ana akıma göre basınının gayesi demokrasi ile yönetilen toplumlarda medyanın görevi kitleyi toplumsal sorunlar hakkında bilgilendirmek, yeri geldiğinde fikir katıp vizyonlarını değiştirmektir. Sanayileşme ve demokratikleşme etkisiyle modern kamuoyu oluşmuştur. Kamuoyu ve medya arasında ki ilişki demokrasiye bağlıdır. Kamuoyu medyayı, medya kamuoyunu belirler. Toplumu ilgilendiren bir konunun medya yoluyla bireylere aktarılması kamuoyunu etkiler. Aynı şekilde toplumsal olayların da medyayı belirleme gücü vardır. Medyanın, basının; kamuoyunu şekillendirmesi ‘kamuoyu oluşturma’ olarak adlandırılır. Böylece basın bir yandan gelişen pazarın fiili haline gelirken bir yanda bilimsel metodlar ekseninde varlığını sürdürdü. Gazeteciden beklenen siyasal yanlılıktan arınıp, olayları habere dönüştürmesi olmuştur. Bu açıdan pozitivist tutum takınan gazeteciler, bir yöntembilim sayesinde basın hayatlarını sürdürdüler. Gazetelerde ekonomik haberler, politikayla ayrıldı ve uzmanlık gerektiren konuya dönüştürüldü. Böylece bu işin uzmanları aranmaya başladı ve topluma yeni bir iş pazarı sunuldu.
Basın özgürlüğü, genel kitlelere kamu haklarını sağlayan şeydir. Basın özgürlüğünün rol oynadığı örnek olay, Woodward ve Bernstein’ın Watergate Skandalı’nın ardındaki yozlaşmış siyaseti çözme çabalarıydı. Başkanın Tüm Adamları filmi, Watergate skandalının, demokrasinin can alıcı noktasına, “açık seçim”e saldırma planının işleyişini anlatıyor. Ayrıca Washington Post’un iki gazetecisinin Watergate Hırsızlığı ve Beyaz Saray arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmak için nasıl ilerlediği. Bir yandan film, medyanın gerçeği kitlelere iletme yükümlülüğündeki rolünü temsil ediyor. Öte yandan film, siyasi yolsuzluk ve komployu yansıtıyor. Woodward ve Bernstein’ın başarısı, medya, hükümet ve toplumun genel kitleleri arasındaki etkileşimin önemini ortaya koymaktadır. Medyanın rolü sadece devlet ile halk arasına müdahale etmek değil, aynı zamanda kamu fikirlerini dikkate almak ve bu fikirleri yeni politikalara uygulamaktır. Medya, Devletin yolsuzluğunu önlemek için bir güvence görevi görür. Böylece, Watergate skandalı, medyanın hükümet ile halk kitleleri arasında bir aracı olarak önemini göstermektedir. Woodward ve Bernstein’ın girişimi, medyanın modern rolü için temel taşı oluşturmaktadır. Watergate Skandalı’nı konu alan filmin yapımı ve iki gazetecinin girişimleri medyanın önemini gösteriyor. Medyanın aracı rolü, filmin konusu boyunca örneklendirilmiştir. Film, geleceğin gazetecilerini, karşılarına ne çıkarsa çıksın, gerçeğe doğru ilerlemeye yönlendiren gazeteciliğin vücut bulmuş halidir. Onları başkanın adamlarının arkasındaki gerçeğe götüren Bob Woodward ve Carl Bernstein’ın çabalarından oluşmaktadır. Hakikat arayışında cumhurbaşkanının bile gazeteciliğin kutsallığından caydıramayacağını göstermişlerdir. İfade özgürlüğü, basın özgürlüğü ve insanların bilme hakkı, gazetecilerin peşinden koştuğu aynı gerçeğin hesabını verir; demokrasinin yaşadığı ve yaşamaya devam edeceği gerçeğini.