Arjantin merkezli iletişim endüstrisi danışmanlık şirketi Prensario Analytics’in kurucusu Miguel Smirnoff, Latin Amerika’daki Türk dizilerinin kültürel ve sektörel geleceğini anlattı. Smirnoff “TV yayıncılığında ortak hikayeler anlatan uluslararası ortak yapımlar yeni trend” diyor.

Miguel Smirnoff Kimdir?

Demiryolu Mühendisliği ve Sistem Mühendisliği dereceleri – Buenos Aires Üniversitesi (Arjantin),

Prensario International TV Trade dergi, web sitesi ve bülteninin kurucusu,

Latin Amerika televizyonu ve medya ile ilgili etkinlikler hakkında İngilizce bir bülten olan Private Advisor’un kurucusu.

PACT (Private Advisor Consulting Team)’ın kurucusu,

İletişim endüstrisi hakkında veri ve bilgi sağlayan Prensario Analytics’in kurucusu,

Çeşitli Latin Amerika ülkelerinde Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa ve Latin Amerika’dan müzik ve televizyon yayınlarının temsilciğini yaptı.

Uzmanlık alanları: Medya analizi, maliyet analizi, iletişim modelleri, pazarlama, rating ölçümü, istatistik, TV yayıncılılığı, Pay TV, dijital platformlar ve sosyal ağlar.

 

– Sizce sadece Türk dizilerini izleyen Latin Amerikalı izleyiciler Türkiye’yi ve Türk kültürünü nasıl tarif eder? Türk dizileri, Türkiye’ye ve Türk kültürüne bakışı değiştirdi mi?

Türk dizilerini izleyen insanlar için Türkiye, gerektiğinde cesaretle birleştirilen, güçlü geleneklere ve etik kod değerlerine sahip; kadın içgüdüsü ve annelik gibi gömülü duygulara sahip bir kültür. Türk dizileri, Latin Amerika halkının Türkiye için okullarda öğrendikleri “Doğu’nun Kapısı” ve “Roma İmparatorluğu’nun dağılışındaki rolü” gibi bilgileri tamamlayıcı nitelikte.

Türk TV dizilerinin ortaya çıkmasına kadar, çoğu Latin Amerikalı Türkiye’deki yaşam hakkında sınırlı referanslara sahipti. Bu nedenle, algıda önemli bir değişiklik gözlemlemiyorum.

– Latin Amerika halkının Türk dizilerini sevmesinin ana nedenleri nelerdir? Türkiye ile Latin Amerika arasında hikaye anlatıcılığındaki benzerlikler, biçimler, sosyolojik yapıya aşinalık (büyük şehirlere göç, banliyöler, daha parlak bir yaşam arzusu vs.)? Ya da diğer başka faktörler?

Benim düşünceme göre ana faktörler şunlar:

a) Türk dizilerinde, Latin Amerika’daki birçok insan için gerçek olaylar veya bu insanlar tarafından bilinen durumlarla ilgili hikaye anlatımı var. Bu, ABD veya Avrupa’dan gelen drama ve dizilerle karşılaştırıldığında, tarif edilen ve seyirciden de talep eden farklı bir duygusal seviyeye işaret ediyor.

B) Latin Amerika izleyicisinin, özellikle kadınların kendilerini ilişkili hissedebileceği karakterler var Türk dizilerinde. Yeni medyada fark edilen ilginç bir durum var: izleyiciler yayın süresi boyunca, tercih ettikleri karakterlere çatışma veya ihanetle karşılaştıklarında nasıl davranmaları konusunda tavsiyeler veren mesajlar gönderiyorlar. Bu mesajlar, çoğu durumda izleyicilerin zamanlarını, karakterin değil, aktörün veya aktrisin performansı hakkında mesajlaşarak geçirdikleri Latin Amerika dizileriyle ilgili mesajlardan farklılık gösteriyor.

– Türkiye’nin Latin Amerika’ya yaptığı dizi ihracatının “geçici bir dalga” olduğunu düşünüyor musunuz? Türkiye’nin stilistik ve tematik olarak benzer TV dizileri ihracatı ekonomik açıdan süreklilik sağlar mı?

Bu ayın (Ekim 2019) başlarında MIPCOM 2019’da görüldüğü gibi, “geçici dalga” olduğuna dair bir izlenimim yok.  Türkiye şu anda Latin Amerika’daki en büyük yabancı program satıcısı ve bildiğim kadarıyla Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra dünya çapında da ikinci sırada.

Gelecekte olabilecek olan, Türk ve Latin Amerikalı yapımcılar arasında ortak yapımların denenmesi. Öğrendiğim kadarıyla Şili’den Mega TV halihazırda bu tür bir sözleşme imzaladı.

Ekonomi açısından, bir Türk dizisinin haklarını satın almak, yerel düzeyde drama içeriği üretmekten daha ucuz. Türk dizilerinin yayın programlaması da ekonomik açıdan çok belirleyici. Programlama ülke ve TV kanalının yerel erişimine bağlı olarak değişiklik gösteriyor. Örneğin Arjantin’de, saat 19:00’da yayınlanan “Elif” dizisi, “öğleden sonra en çok izlenen ilk 5 program” arasındayken diğer diziler 23:00’de başarılı oluyorlar.

Şili’den Mega TV ile Ay Yapım “20 Dakika”nın 60 bölümlük bir uyarlaması için anlaştı.

– TV dizisi ihracatı “kültür ihracatı”na ne gibi somut katkılar yapabilir? ”Kültürel ihracatı“ sadece ”bu ülkelerden daha fazla turist çekmek” olarak görmek yeterli mi? TV dizilerinin ”kültürlerin kaynaşması“ ve hatta ”kültürel diplomasi”üzerinde de bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?

TV dizileri, maliyet veya fiziksel kısıtlamalar nedeniyle, menşei ülkesini ziyaret edemeyecek insanlar için o ülkeyi  tanıma yoludur. Turizmi arttırmak için İtalyan RAI TV dizisi “Montalbano”da olduğu gibi ziyaret edilecek yerlerle ilgili daha spesifik olması gerekiyor. “Montalbano”, izleyicileri ana karakterin sözde yaşadığı ve hikayenin geçtiği Punta Secca’ya (Sicilya) ziyaret etmeye yönlendiriyor.

Aynı dizi, baş karakterin yerel yemekleri yemesini, tariflerini anlatmasını ve övmesini betimleyerek İtalyan mutfağını da destekliyor. Bunun bir tür “ürün yerleştirme” etkisi var. Çünkü izleyicinin ilgisi bir İtalyan uzmanlığına yöneltiliyor. Dizilerdeki genel kültürel referanslar bu şekilde başarılı sonuçlar vermez.

“Kültürlerin kaynaşması” ile ilgili olarak, şu anda uluslararası televizyon yapımcılığı için geçerli olan, çeşitli ülkelerin katıldığı ortak yapımlar ve üretilen içeriğin çok sayıda ülke için ortak olan sorunları ele almalarıdır. Bu trend, finansman ortaklarının bulunduğu ülkelerin kültürleri arasında görünür bir ilişki olmadığı eski tür ortak yapımların yerini aldı.

“Elif” dizisi Latin Amerika’da Kolombiya (Caracol), Peru (Latina), Kosta Rika (Teletica), Arjantin (Telefe), Meksika (Imagen Televisión), Paraguay (Telefuturo) ve Porto Riko (Telemundo Puerto Rico) kanallarında yayınlanıyor.