İhraç Türk TV dizilerinin “dışarıdaki” yansımaları serimizde bu kez Şili’den iletişimci bir akademisyenle görüştük. Assoc. Prof. Dr. Lorena Antezana Barrios “Türk dizilerinde büyük zıtlıkları olan bir Türkiye var” derken “dizi seyircisi öngörülemez, kendisine sunulana göre tercih yapar” vurgusu yapıyor.

Assoc. Prof. Dr. Lorena Antezana Barrios Kimdir?

Şili Üniversitesi’nden “Sosyal İletişim” Lisans, Belçika Leuven Katolik Üniversitesi’nden “Sosyal İletişim” Yüksek Lisans, “Kültürel Gazetecilik ve Edebiyat Eleştirisi” 2.nci Yüksek Lisans, “Bilgi ve İletişim” Doktora derecelerine sahiptir. Halen Şili Üniversitesi İletişim ve Görüntü Enstitüsü (ICEI-Instituto de la Comunicación e Imagen)’nde Assoc. Prof. Dr. olarak görev yapmaktadır.

2010-2014 yılları arasında Şili İletişim Araştırmaları Derneği (INCOM-Chile) Başkanlığı yaptı. 2012’den 2014’e kadar ICEI İletişim ve Medya Dergisi’nin editörlüğünü yürüttü.

ICEI’de “Söylem ve Önemi”, “Araştırma Teknikleri”, “Görüntü Kuramları”, “Araştırma Süreci”, “Araştırma Çalıştayı” derslerini vermektedir.

Medya Analizi, Alımlama ve Kültürel Tüketim, İletişimde Yeni Biçimler üzerine projelerde araştırmacı olarak çalıştı. ICEI’deki çalışma alanları şunlardır: Latin Amerika Kültürel Çalışmaları, Şili Tarihi, Bellek Siyaseti,  Siyasal İletişim, Kamusal Alan ve Medya Sistemleri, İletişim-Görsellik ve Televizyon Analizi, Biyopolitik

 

-Kişisel bir soruyla başlamak istiyorum. Sadece Türk dizilerini izleyen biri olsaydınız Türkiye’yi ve Türk kültürünü nasıl tanımlardınız?

Türk dizileri üzerinden büyük zıtlıkları olan bir ülke hayal ediyorum. Güzel manzaralara ek olarak iyi işlerde çalışan, milyoner ve pek çok kaynağa sahip, çok iyi eğitimli güzel kadın ve erkeklerin yanı sıra; haksızlık ve yolsuzlukla yüz yüze gelen, çok fazla acı çeken, kötü muamele gören insanlar var. Ailenin en önemli unsur olduğu, kadınların ikincil bir rol üstlendiği, ataerkil ve geleneksel bir ülke düşünüyorum. TV dizileri sayesinde hayal ettiğimizden daha modern bir ülkeyi varsaymanın mümkün olduğu kanaatindeyim. Kentsel ve kırsal alan arasında büyük farklılıklar olmasına rağmen Türkiye pek çok geleneği, yemeği, müziği, giyimi ve gelenekleri olan bir ülke, o nedenle gözümüze egzotik görünüyor. Bu da bizi merak ettiriyor. Hollywood’un sarışınlarından farklı bir güzellik türü var Türk dizilerinde.

– Latin Amerika halkının Türk dizilerini sevmesinin ana nedenleri nelerdir? Türkiye ile Latin Amerika arasında hikaye anlatıcılığındaki benzerlikler, biçimler, sosyolojik yapıya aşinalık (büyük şehirlere göç, banliyöler, daha parlak bir yaşam arzusu vs.)? Ya da diğer başka faktörler?

Türk dizileri Şili’de birkaç nedenden ötürü “zafer” kazandı. Şili’de bilinmeyen bir ülkeden daha önce görülmeyen yerleri, karakterleri ve öyküleri gösterme özgünlüğü sebeplerden biri. İkincisi, bu dizilerdeki en klasik drama, anlatı ve melodramın estetiği Şilili izleyiciyi küçük ekrana döndürdü. Üçüncü nokta, Türk dizilerinin izleyici kitlesi bizzat kanallar tarafından yayın akışları, stratejiler değiştirilerek ve tematik çeşitlilik arttırılarak genişletildi, çeşitlendirildi. Tüm bunlar Şili’deki yerel endüstrinin gelişimine fayda sağlayabilir, çünkü rekabet dizilerdeki yerel özellikleri geliştirmeye zorlar. Böylece diğerlerinin yanı sıra Şili üretim modelinin de küresel olarak tanınması için koşullar yaratır.

Şili’nin başkenti Santiago’da Canal 13’ün “El Sultan” (Muhteşem Yüzyıl) dizisi için reklam panosu

– Türkiye’nin Latin Amerika’ya yaptığı dizi ihracatının “geçici bir dalga” olduğunu düşünüyor musunuz? Stil ve tematik olarak benzer TV dizilerinin ihraç edilmesi devamlılık sağlar mı?

Dizi sevenler öngörülemez ve genellikle kendilerine sunulanlara göre tercih yaparlar. İlk başta Türk dizilerini sadece “yeni ürün” oldukları için seyretmeye başlamış olabilirler. Ancak şimdi çok fazla ilgi çekmekte, birçok insan tarafından tanınmakta ve beğenilmekteler. Anlaşılan Türk dizilerini satın almak, kendi dizilerimizi üretmekten daha karlı. Öyleyse, uzun süre ekranda Türk prodüksiyonlarına sahip olacağız.

– TV dizisi ihracatı “kültür ihracatı”na ne gibi somut katkılar yapabilir? ”Kültürel ihracatı“ sadece ”bu ülkelerden daha fazla turist çekmek” olarak görmek yeterli mi? TV dizilerinin ”kültürlerin kaynaşması“ ve hatta ”kültürel diplomasi”üzerinde de bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?

Bu yapımların kesinlikle insanları ve ülkeleri bir araya getirdiğini düşünüyorum. Dizilerle egzotik yerlerdeki benzer kaygılar, hayaller, özlemlere sahip ve aynı değerleri taşıyan insanları tanıyabilirsiniz. Bu arada, müzik ve yemekteki etkileşimlerde olduğu gibi iki ülke arasındaki turizm de genişliyor. O nedenle ülkelerimiz arasında ekonomik, politik ve diğer tür bağlantılar kurmanın daha kolay olacağını düşünüyorum.