Netflix ve İnternet Üzerinden Yayın Yapan Diğer TV Hizmetleri Üzerine Araştırma Ağı- Türkiye

Yazarlar:Ece Vitrinel ve Aslı Ildır; Çeviren: Bihter İşler

Mart 2021

https://global-internet-tv.com/turkey/?s=09

Temel Çıkarımlar

  • Türkiye’de Netflix, neredeyse boş bir VOD sahnesine iddiasız bir giriş yaptı ve beş yıl içinde gittikçe daha önemli ve parçalanmış hale gelen OTT dünyasında ana oyuncu haline geldi.
  • Netflix Türkiye abonelerinin, dünya çapında bir üne sahip geleneksel Türk dizilerinin anlatı kodlarından çoğunlukla uzak olan küresel içerikler sebebiyle platformu tercih ettikleri görülür.
  • Yeni kısıtlayıcı akış düzenlemeleri, Netflix’in Türkiye’deki büyüyen yatırımlarını azaltmadı.
  • Yerel servisler, Türk izleyicilerin “kaliteli” yerel içerik isteklerini karşılamaya daha çok adanmış görünse de Netflix, yerel rakiplerinin ürettikleri de dahil olmak üzere önemli Türk yapımlarını (çoğu popüler TV dizileri ve ana akım filmleri) dünyaya sunmada önemli bir rol oynuyor.

Pazar

Netflix, Ocak 2016’da Türkiye’de yayına girdi.Türkiye büyük genişlemenin bir parçası olarak Netflix’in aynı anda faaliyet göstermeye başladığı 130 ülkeden biri oldu. Netflix, internet sağlayıcılarıyla özel bir anlaşma yapmadı ve özellikle yerel içeriği zayıf olan çok sınırlı bir katalog sundu. Rakibinin yerel bir oyuncu değil, korsan yayıncılık olduğu neredeyse boş olan seç izle (video on demand) alanında Netflix, her şeyden önce büyük şehirlerde yaşayan ve yabancı dizilere ve markanın kendisine aşina olan kozmopolit elitlerden oluşan niş bir kitleyi hedefliyor gibiydi.

Türkiye 83 milyonluk nüfusuyla,neredeyse tamamı ihraç edilebilir ulusal TV dizileri, özellikle melodramlar üzerine inşa edilmiş nispeten yeni ancak köklü bir televizyon kültürüne sahiptir. Televizyon, 1980 askeri darbesinin ardından büyük bir kriz ve inzivaya çekilmenin olduğu bir dönemde Türk hanelerinde önem kazandı.Ülkenin TV drama endüstrisi 1990’lardan (özel TV kanallarının piyasaya sürülmesinin damgasını vurduğu yıllar)bu yana katlanarak büyüdü ve 2000’li yılların ilk on yılının ortasından itibaren geniş uluslararası bir başarıyla karşılaştı.Bazı kaynaklar Türkiye’nin ABD’den sonra en büyük ikinci senaryolu TV içeriği ihracatçısı olduğunu iddia etse de, güvenilir ihracat verilerinin eksikliği göz önüne alındığında, ülkenin dünyanın en büyük beş TV programı ihracatçısı arasında yer aldığını söylemek daha doğru olur.Ulusal düzeyde, günlük ortalama TV tüketimi 2017 için 4 saat 21 dakikaydı (Avrupa’daki en yüksek oran) ve televizyon dizileri en çok tercih edilen program kategorisini temsil ediyordu.[1]

Ticari ücretsiz TV kanallarında yayınlanan Türk yapımları, İngilizce dizilerle karşılaştırıldığında birçok ayırt edici özelliğe sahiptir.Birincisi ve en önemlisi, Türk dizileri, uluslararası standartlara göre son derece uzun olan özetler ve reklamlar da dahil olmak üzere 120 ila 180 dakika arasında değişmektedir. Bu uzun süreler, kuşkusuz anlatının ritmi üzerinde önemli bir etkiye sahiptir, Türk dizilerini yavaşlatan ve takip edilmesini kolaylaştıran bir etki. Bu özelliği, Türk dizilerinin Türkiye genelinde popüler olan, ancak genç, eğitimli, şehirli izleyicilerin ilgisini çekmeyen bir tür olarak açık veya örtülü bir şekilde “pembe dizi” içinde kategorize edilmesine yol açtı. Şehirde yaşayan bu gençler, kendilerini ticari yayıncılardan ayırmak isteyen diğer yerel oyuncuların yanı sıra Netflix’in de izleyici kitlesini oluşturmaktadır.

İlk önce, Netflix’le iki yerel OTT servisi rekabet etti:Nispeten düşük fiyatlı bir SVOD servisi olan BluTV ve bir AVOD servisi olan PuhuTV. Her ikisi de Netflix ile aynı yıl, 2016’da piyasaya girdi.Bu yerli platformlar, “Türkiye’de televizyonda devrim yarattığı” söylenen Masum (Innocent, 2017), Fi (2017-2018) ve Şahsiyet (Persona, 2018) gibi başarılı ve kaliteli yerel dramalar üreterek küresel yayıncılardan ayrıldılar.Türkçe yayınlanan dizilerden farklı olarak, bu orijinal diziler, her biri 45 ila 60 dakikalık yaklaşık 8-13 bölümden oluşan sezonlarla, süreleri ve bölüm sayısı bakımından uluslararası normlara uygundur. BluTV ve PuhuTV, Türkiye pazarı ve tüketici tercihleri konusunda güçlü bir anlayışa sahiptir ve -yayıncıların aksine- kendi premium üretim modelini geliştirmek için mücadele eden Türk televizyonundaki kontrol/sansür kısıtlamalarından görece daha özgürdür. Bu zorluk, 2012’de TV derecelendirme sisteminde daha muhafazakâr bir izleyici ölçüm paneli ile sonuçlanan değişiklikle doğrudan ilgilidir.

Bu arada Netflix, yerelleştirilmiş pazarlama kampanyaları yoluyla Türk izleyicilerinde yerleşmiş olan itibarını sağlamlaştırmaya çalıştı.Şirket, ana akım dizisi Narcos (2015-2017) için“Kolombiya’dan Sevgiler” pankartını taşıyan,gerçek bir kargo gemisiyle İstanbul Boğazı’ndan geçerek Türk izleyicisine göz kırpmaya başladı.Netflix orijinli Bright(2017) için yerel pazarlama, Orkları İstanbul sokaklarında kuaför veya araba tamircisi olarak Türk çayı içerken gösterdi.Netflix’in La Casa De Papel (2017-) kampanyası da aynı yaklaşımı kullandı.Stranger Things’in (2016-) tanıtımı için eski bir parodik TV figürü olan Saadettin Teksoy kullanıldı.Tüm bu reklam kampanyaları pahalı, yüksek profilli girişimlerdi ve bu Netflix’in Türkiye pazarında yerelleştirilmiş tanıtım stratejilerine duyulan ihtiyaç konusundaki farkındalığını gösterir.

Netflix’in ilk Türk yerel yapımı Hakan Muhafız (The Protector, 2018-2020) 2018’in sonunda yayınlandı.Osmanlı ve Türk efsanelerine dayanan Hakan Muhafız, şehrini savunan bir süper kahramanın hikayesini anlatır.Dizi posteri, İstanbul’un bir bıçakla doğu ile batı arasında ikiye ayrılan ünlü ve klişe imajını yeniden üretir.Basın ve sosyal medya hesapları, dizinin yerli izleyicilerden çok yabancı izleyiciler tarafından daha iyi karşılandığını öne sürdü.

Netflix’in ikinci Türk orijinal dizisi Atiye (The Gift, 2019-), TV ünlüleri ile Kapadokya ve Göbeklitepe gibi tarihi simge yapıların yer aldığı bir başka fantastik seridir.Atiye,oryantalist tonuyla Hakan Muhafız’ı andırır.Netflix’in 2020’de eleştirmenlerin büyük beğenisini toplayan Ethos adlı dördüncü yerel orijinal dizisi yayınlanınca, Netflix, Türk izleyicilerinin “kaliteli” yerel içerik iştahına hitap etmeyi başardı.Türk toplumu içindeki uçuruma ilişkin çok daha gerçekçi bir yaklaşımla inşa edilen bu dizi, Netflix’in Türkiye’deki izleyicilerinin yerelliğe değil, onlara yerel olarak sunulanlara karşı olduğunu ortaya koydu.[2]İzleyiciler,Hakan Muhafız ve Atiye dizilerindeki gibi formüller, klişeler ve mistik masallar üzerine değil, ancak yerel meseleler üzerine daha eleştirel yaklaşımlara dayalı olduklarında yerel prodüksiyonları tercih etmeye hazırdırlar.

Netflix, Türkiye’de giderek artan bir düzenleyici baskıyla karşı karşıyadır.Mart 2018’de Meclis, RTÜK’ün (Radyo ve Televizyon Üst Kurulu) internet yayını üzerindeki denetimini genişleten bir yasayı onayladı.Yeni düzenlemeye göre, Eylül 2019’da Netflix-Türkiye’de faaliyet gösteren diğer tüm yayın platformları gibi- yurt içi faaliyetlerine devam etmek için lisans başvurusunda bulunmak zorunda kaldı.Bu aynı zamanda Netflix’in, toplumun milli ve manevi değerlerinin korunması gibi bazı belirsiz ilkeler altında işleyen RTÜK’ün denetleme süreçlerinden de etkilenmesi anlamına geliyordu.Bir Netflix sözcüsü, “Türkiye’de o tarihe kadar herhangi bir içeriği kaldırmalarının istenmediği ve lisans başvurularının bir parçası olarak bunu yapmayı kabul etmediklerini” söyledi.Ancak, aşağıda detaylandırılacağı gibi, yaklaşık dokuz ay sonra Netflix, eşcinsel bir karakterin yer aldığı Türk orijinali If Only yapımını iptal etti.Ardından, bazı ülkelerde trend olan “Netflix’i İptal Et” kampanyasını kışkırtmasıyla bilinen 2020 Fransız filmi Mignonnes (Cuties), Netflix Türkiye kataloğunda yasaklandı.

Ancak, VOD sansürünün bu ilk örnekleri, Netflix’in Türk yapımlarına yaptığı yatırımları küçültmedi.Aksine 2020 yılında şirket 14 yeni “Türkiye’de üretilmiş” yapımı(8 dizi ve 6 film) duyurdu.Bu makale yazıldığı sırada üç tanesi yayınlanmıştı. Netflix, 2021’in ikinci yarısında İstanbul’da temsilcilik açacağını da duyurdu.Netflix kurucusu ve CEO’su Reed Hastings yaptığı açıklamada, bu kararın Türkiye’ye olan bağlılıklarını açıkça ortaya koyduğunu belirterek, ülkedeki 3 milyonu aşkın üyesine destekleri için teşekkür etti ve Netflix Türkiye’nin abone sayısının 2019’da açıklanan 1,5 milyon aboneye kıyasla bir yılda (salgın döneminde) iki katına çıktığını açıkladı.

2020’de toplam 6 milyon izleyiciye sahip BluTV,Türkiye’de en önemli diğer SVOD’dur. BluTV, Netflix’in ana akım başlıkların hâkim olduğu Türk film kataloğunun aksine, İstanbul sınırlarının çok ötesine geçen bir yerellik anlayışı ile bugüne kadar 26 orijinal içerik üretti ve Türkiye’den pek çok sanat (arthouse) filminin yanı sıra birçok HBO dizisinin haklarını aldı. Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Latin Amerika’da da faaliyet gösteren BluTV, 19 Ocak 2021’de Discovery ile stratejik bir ortaklık yaptığını duyurdu. BluTV’nin%35 hissedarı olan Discovery’nin, BluTV platformunda içeriği yayınlanacak.

Discovery’nin BluTV’ye yaptığı yatırım, Türkiye’nin VOD için potansiyel bir büyüme pazarı olarak nasıl görüldüğünü gösterir.Bu durum Türk girişimci, MUBI’nin kurucusu ve CEO’su Efe Çakarel’in, özel SVOD platformlarının 2020 yılında Türkiye’de 10 kat büyüdüğünü, genel ortalama büyümelerinin ise dünyada 3 kat arttığını teyit eden açıklamasıyla da kanıtlanmıştır. Amazon Prime Video, Eylül 2020’de oldukça rekabetçi bir fiyatla Türkiye’de sessizce piyasaya sürüldü.Cep telefonu operatörleri ve internet sağlayıcılarının TV + ve Vodafone TV gibi kendi entegre servisleri vardır.Yeni bir platform olan Gain, 2020’nin sonundan beri orijinal, özellikle mobil görüntüleme için tasarlanmış çoğunlukla kısa içeriklerle denemeler yapmaktadır. Bu servisin bir SVOD olması amaçlanmıştır, ancak bilinmeyen bir süre için ücretsizdir.2021’in başlarında Türk medya kralı Acun Ilıcalı, realite şovları ve dizileri konusunda uzmanlaşmış Exxen adlı yeni bir SVOD servisini tanıttı.

Türkiye hala çok güçlü bir geleneksel televizyon kültürüne sahiptir ve karasal ve kablolu televizyonun hakimiyetinin, dijital platformların geç tanıtılmasıyla ciddi şekilde zorlandığını söylemek için erken görünmektedir.Öte yandan, Netflix Türkiye’nin piyasaya sürülmesinin ardından son beş yılda ülkedeki OTT sahnesinin tamamen değiştiği,Netflix Türkiye’nin aşırı kontrollü (içerik düzenlemesi açısından) ancak ekonomik olarak yetersiz desteklenen ulusal film endüstrisinde giderek daha önemli hale geldiği açıktır. Son kampanyasının sloganında altını çizdiği gibi (“Şimdi altyazılı izlesinler”) Netflix, yerel rakipleri tarafından üretilenler de dahil olmak üzere önemli Türk yapımlarının dünyaya sunulmasında büyük rol oynamaktadır. Netflix’in Türkiye’de Covid-19 salgınından zarar gören sinema sektörü çalışanlarını 4 milyon Türk liralık fonla desteklediğini de belirtmekte fayda var.

Yasal Düzenlemeler

Yakın zamana kadar Türkiye’de faaliyet gösteren internet üzerinden dağıtılan VOD servisleri doğrudan düzenlenmedi ve bu da yerel izleyiciye sansürsüz bir izleme deneyimi sağladı.Bununla birlikte, hükümet 21 Mart 2018’de RTÜK’e 1 Ağustos 2019’dan itibaren internet üzerinden dağıtılan servisleri düzenleme ve izleme izni veren oyunun kurallarını değiştiren bir yasayı kabul etti. Yasa yalnızca VOD servislerini değil, aynı zamanda belirli telekomünikasyon ağları altında çalışan İnternet Protokolü televizyonu (IPTV) ve radyoyu da içermektedir.

Netflix ve Amazon Prime dahil olmak üzere etkilenen servislerin artık Türkiye’de yasal olarak faaliyet gösterebilmek için RTÜK’ten bir lisans alması ve bir lisans ücreti ödemesi gerekmektedir.Lisanslar, video servisleri için 100 bin Türk lirası (14.000 ABD doları) karşılığında 10 yıllık bir süre için verilmektedir.

Bu yasa, önceki düzenleyici uygulamaların internet üzerinden dağıtılan servisleri de içerecek şekilde genişletilmesi olarak yorumlandı.Düzenleyici örnekler arasında, 2007 yılında hükümete interneti sansürleme, hatta Wikipedia ve Twitter gibi web sitelerini geçici olarak engelleme yetkisi veren bir yasanın ardından 2008 yılında uygulanan sansür politikaları (çıplaklık ve seks sahnelerini sansürleme, sigara ve alkol kullanımını bulanıklaştırma ve yoğun dil bipleme) yer almaktadır. 2011 yılında ISS’ler için zorunlu filtreler (aile, çocuk, yerli ve standart) gerektiren tartışmalı bir yasa tasarısı sunuldu.2014 yılında bu yasa yürürlüğe girerek, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı ve Ulaştırma,Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na mahkeme kararı olmaksızın web sitelerini 24 saat içinde kapatma yetkisi verdi.Bu düzenlemeler, Türkiye’de korsan içeriklerin artmasının yanı sıra VPN, DNS ve proxy servislerinin de sıkça kullanılmasına neden oldu. [3]

Yayın platformlarına ilişkin yeni RTÜK düzenlemelerinin endişe verici sonuçlarından biri de esas olarak yasanın muğlak yapısı ve Kurulun keyfi uygulamaları nedeniyle sansür ve otosansür için uygun bir ortam sağlamasıdır.Mevcut RTÜK yasası esas olarak iki şekilde işlemektedir:Kurulun doğrudan izleme faaliyetleri ve izleyicilerin şikayetleri yoluyla.Yasa, yayıncıların “ailenin genel ahlakını ve milli/manevi değerlerini” ihlal etmemesi gerektiğini belirten bir madde içermekte ve bu madde Koçer’e göre yasanın, muhafazakâr toplumu hedefleyen mevcut siyasi gündemin bir aracı haline gelmesinin önünü açmaktadır.

Türkiye’nin birçok sansür ve otosansür olayına tanık olduğu bir yıl olan 2020’de Koçer’in endişelerinin temellerinin sağlam olduğu ortaya çıktı.Yukarıda belirtildiği gibi, Netflix’in yatırım yaptığı ve dağıtımını yapmayı planladığı yerel bir yapım olan If Only, RTÜK’ün “gayri resmi” uyarısı nedeniyle çekimlerden hemen önce iptal edildi.Dizinin yapımcısı (showrunner) ve senaristi Ece Yörenç, Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan (yabancı yapımlar için zorunlu) çekim izni alabilmek için hikayedeki eşcinsel karakterin kaldırılmasının istendiğini belirtti. Ekip dizinin yapılması için bu talebi kabul etse de Netflix, RTÜK ile yaptığı özel görüşmenin ardından diziyi iptal etti. Netflix’in bu hareketi, RTÜK’ün çekimden önce yerel / uluslararası herhangi bir üretimi düzenleme hakkı olmadığı için “resmi” bir sansürden daha çok, bir otosansür eylemi (veya uluslararası itibarını koruma çabası) olarak yorumlandı. Düzenleme nedeniyle TV’de önemli bir queer / LGBTİ + temsili eksikliği olduğu için, Netflix’in global kataloğundaki queer / LGBTI + içeriği, bu platformu RTÜK’ün hedefi haline getirdi. If Only deneyiminden sonra, Ethos’ta lezbiyen bir çiftin yalnızca bir “imasını” görebildik ve bu, RTÜK düzenlemesini savuşturmak için örtük bir strateji olarak yorumlandı.

İzleme Alışkanlıkları

Dünya Bankası verilerine göre Türkiye nüfusunun yüzde 74’ü, yani 62 milyon kişi internet kullanmaktadır ve We Are Social 2020’ye göre tüm kullanıcıların yüzde 93’ü internete akıllı telefonlardan erişmektedir.Kesin veriler az olsa da, Ocak 2020’de çevrimiçi araştırma şirketi DORinsight tarafından yapılan bir çalışma, yayın akışlarının izlenmesinde akıllı telefonların en çok tercih edilen ikinci cihaz olduğunu ve çoğu kullanıcının televizyon setleri aracılığıyla görsel-işitsel içeriğe eriştiğini öne sürmektedir. Ancak, televizyonun kullanılması mobil cihazların oyun dışında kalmasını gerektirmez. Yine We Are Social 2020’ye göre, 16 ila 64 yaş arası internet kullanıcılarının yüzde 26’sı bir TV’deki içeriği cep telefonu aracılığıyla izliyor. Aynı yaş grubunda, internet üzerinden TV içeriği akışı için bir cihaza sahip olan internet kullanıcılarının oranı yüzde 8,7’dir.

We Are Social tarafından sağlanan bir diğer önemli veri, 16 ila 64 yaş arası internet kullanıcılarının %62’sinin her ay bir yayın aboneliği aracılığıyla TV içeriği izlediğini göstermektedir. Ancak bir kez daha belirtmek gerekir ki, Türkiye’de sadece yasal platformların devreye sokulmasındaki gecikme ve yüksek maliyetler nedeniyle değil, aynı zamanda görsel-işitsel pazarın mevcut organizasyonu ve sansür sorunları nedeniyle güçlü bir korsanlık kültürü vardır.Müzik, TV, film, yayıncılık ve yazılım alanlarında korsan web sitelerine yılda 11,9 milyar ziyaret yapan Türkiye, çevrimiçi korsanlık alanında dünyada beşinci sırada yer almaktadır.Çok daha küçük ve yerel bir oyuncu olan BluTV, içeriğini korsanlığa karşı korumak için her türlü çabayı gösterse de, Netflix Türkiye’de, yaptırım eylemleri konusunda daha az çaba göstermiştir.

İnternet Fiyatlandırması ve Kullanılabilirliği

Türkiye, internet fiyatlandırmasında en ucuz ülkelerden biridir.Bununla birlikte, en son Speedtest Global Index verilerine göre ortalama internet hızları (sabit geniş bant için 28,89 Mbps ve mobil indirme için 34,79 Mbps) küresel ortalamanın (sabit genişbant için 96,43 Mbps ve mobil indirme için 47,20 Mbps) altındadır. Netflix abonelerinin bağlantı sorunları nedeniyle düşük kaliteli yayınla ilgili şikayetleri nadir değildir.Bu, Netflix tarafından kullanılan yüksek kaliteli video kodlama teknolojisi ile azaltılmaktadır.

Netflix’in 2016’da piyasaya sürülmesinden bu yana Türkiye’de internet servislerinin hem kullanılabilirliğinde hem de fiyatlandırmasında önemli bir gelişme var.Mart 2021’in başına kadar, temel Netflix üyelik planı aylık 2,45 ABD doları civarındaydı ve standart çözünürlükte tek bir cihazda görüntülenmesine izin verildi.Temel plan, aynı anda iki cihaza yüksek çözünürlükte izin vererek standart plana (4,17 ABD dolara) yükseltilebilmekteydi. Öte yandan özel planın tutarı 5,83 dolardı ve Ultra HD’de ve aynı anda dört cihazda görüntülemeye izin vermekteydi.Ancak Netflix, 4 Mart’ta abonelik ücretlerini aniden artırarak (yüzde 31 ila 50 arasında) sosyal medyada abonelerinden çok tepki aldı.Yeni fiyatlar temel plan için 3,58 ABD doları, standart plan için 6,62 ABD doları ve özel plan için 7,29 ABD dolarıdır ve bu, Amazon Prime (1,10 ABD doları), MUBI (2,78 ABD doları) ve BluTV (3,18 ABD doları veya yıllık abonelikler için aylık 1,79 ABD doları) abonelik ücretlerine kıyasla daha pahalıdır.

İçerik

UnoGs’a göre, Ocak 2021 itibarı ile Netflix Türkiye 4880 başlıktan (1770 dizi ve 3110 film) oluşmaktadır.Ocak 2016’da resmi lansmanı sırasında 700 civarında başlık vardı ve Netflix’in Türkiye kataloğu beş yıl içinde orijinal boyutunun yaklaşık yedi katına ulaştı.

Netflix artık Türk yapımlarını bulmayı kolaylaştıran “Made in Turkey” adlı özel bir içerik koleksiyonuna sahiptir.Netflix Türkiye’deki bu bölüm şu anda 9’u yerel Netflix orjinali (5 dizi, 3 film ve 1 realite şov) olmak üzere 217 Türkçe filmi tanıtmaktadır. Netflix Türkiye kataloğundaki diğer başlıklar neredeyse tamamen ana akım Türk filmlerinden oluşmaktadır.

Bu anlamda Netflix’in Türkiye kataloğu Türk gişesini taklit etmektedir: Her ikisinde de yerli gişe rekorları kıran filmlerin hakimiyeti vardır.Bugün Türkiye, sinema salonlarında ulusal filmlerin düzenli olarak ABD filmlerinden daha iyi performans gösterdiği nadir ülkelerden biri haline gelmiştir; Türkiye, yaklaşık yüzde 60 yerel film pazar payı ile Avrupa ülkeleri arasında ilk sırada yer almıştır.Bu etkileyici rakam, ulusal üretimin ezici çoğunluğunun yoğun ve tekelleşmiş bir pazarda ayakta kalma mücadelesi verdiği gerçeğini gölgede bırakmamalıdır.Ve Netflix Türkiye kataloğuna yapılan bu genel bakış, Netflix’in küçük ölçekli bağımsız filmlerin, sinemalarda bulunmayan bir izleyici kitlesine ulaşması için bir alternatif olmadığını kanıtlamıştır.

Tüketiciler ve Basının Tepkisi

Çeşitli medya kuruluşları, Netflix’in Türkiye’deki lansmanını, özellikle ülkede faaliyet gösteren önemli bir SVOD servisi olmaması nedeniyle büyük bir heyecanla duyurdu.Yabancı (çoğunlukla Amerikan) içerik, kablolu televizyon veya yasadışı yayın siteleri aracılığıyla tüketilmiş olsa da, bir ISS veya telekomünikasyon şirketine herhangi bir abonelik gerektirmeyen yasal bir akış hizmeti tamamen yeniydi.Ancak, Türkçe dublaj ve altyazı eksikliği nedeniyle, hizmet başlangıçta tüketiciler tarafından iyi karşılanmadı. Zamanla, Netflix’in Türkiye’deki servisini daha yerelleştirmesi popülerliğini artırdı.

Netflix, özellikle 2016 yılındaki küreselleşme hamlesinden sonra, Türkiye dahil 130 ülkede piyasaya sürülmesiyle birlikte, son birkaç yılda hiç olmadığı kadar, küresel pazara benzer şekilde,popüler hale geldi. Dünyanın her yerinden başlıkları içeren geniş bir kataloğun bulunması, reklamların veya akıştaki diğer aksaklıkların olmaması, zaman değiştirme seçenekleri ve artan hareketlilik, Türkiye’deki kullanıcıların hizmete ilgi göstermesini sağlayan ana etkenlerdi.Bununla birlikte, dizilerin nispeten daha kısa sürmesi gibi bölgeye özgü faktörler de vardır.Türkiye’deki izleyicilerin en büyük şikayetlerinden biri, programın kalitesini olumsuz etkileyen yerel dizilerin uzun sürmesi ve uzun reklam aralarıdır.Yapımcılar (producers) ve dizinin yapımcıları (showrunners), çoğunlukla gereksiz ayrıntılarla dolu uzun bölümler yazmak zorunda kalmakta ve bu da üretim yerinde ciddi sonuçlar doğurarak son derece uzun çalışma saatlerine neden olmaktadır.Bu nedenle, Netflix’in reklam arası olmayan, daha kısa süreli ve “ekonomik” anlatılar içeren tek seferde bir bölüm modeli Türkiye’deki izleyicilerin ilgisini çekmektedir.

Netflix’in ilk yıllarının izleyici kitlesi, çevrimiçi içerik izlemeye alışkın olan genç-şehirli internet kullanıcılarıydı (ayrıca birçok kablolu yayın aboneliğini iptal ettiren kişiydi).Bu kitle, çeşitli teknolojik cihazlarda kaliteli içeriğe erişmekten ve “küresel izleyici kitlesinin” bir parçası olmaktan memnundu.Bununla birlikte, Netflix’in iddialı küresel genişlemesi ve yaygınlaşması (veya anaakımlaştırma) ile birlikte, bu görece niş izleyici segmenti, Netflix’e abone olan lineer TV kullanıcılarının daha fazla olmasıyla değişmeye başladı.Amazon Prime, MUBI, BluTV ve PuhuTV gibi hem yerel hem de uluslararası yayın platformlarının Türkiye’de yaygınlaşmasıyla birlikte artan teknolojik okuryazarlık ve VOD’a aşinalık da önemli faktörlerdi.Netflix’in “niş” statüsünü kaybetmesi, Netflix prodüksiyonlarındaki formülsel anlatı yapısını, öngörülebilir olay örgüsünü ve basit karakterleri genel olarak eleştiren eski kitle kesimi için bir dezavantajdı.Netflix’in Martin Scorsese ve David Fincher gibi auteur yönetmenlerle yaptığı “arthouse projeleri” hem medya hem de izleyiciler tarafından beğenilirken, genel görüş Netflix’in daha popüler hale geldikçe “kalite”den uzaklaştığı yönündedir.

Hakan Muhafız ile başlayan Netflix Türkiye orijinal yapımların piyasaya sürülmesiyle Netflix’in “eski kalitesini” yitirdiği tartışmaları yoğunlaştı.Hakan Muhafız çok ilgi görmesine, geniş çapta izlenmesine ve hatta Netflix’in “Türkiye’nin En İyi 10’u” bölümünde yer almasına rağmen, yaptığımız saha araştırması / röportajlara göre, birçok basın hesabı ve izleyicinin yukarıda belirtilen niş bölümü diziye karşı son derece eleştireldi.[4]Dizi genellikle basit ve formülsel anlatı yapısı nedeniyle eleştirildi.Ancak dizi, oryantalist tonlarıyla ilk etapta hedeflenen küresel izleyici kitlesini çok çekti. Bu durumda, Netflix, dünyaca tanınan yıldızları kullanarak ve O3 Medya gibi yerel televizyondaki çalışmalarıyla tanınan prodüksiyon şirketleriyle iş birliği yaparak Türkiye’deki geleneksel TV’yle daha ilgili bir şekilde kendini konumlandırdı.Netflix’in TV yıldızlarını baş rolde oynatması ve geleneksel TV içeriği sunan bir yapım şirketi ile işbirliği yapması, tür üzerinden çalışan ve küresel izleyiciye erişmeyi amaçlayan veri yönelimli/formülleştirilmiş anlatısıyla çatıştı.Başlıca yerel rakibi BluTV, bir arthouse yönetmeni ve eleştirmenlerce beğenilen bir senarist tarafından hazırlanan bir diziyle pazara girerken, Netflix Türkiye’nin lansmanı ağırlıklı olarak küresel izleyiciye hitap eden daha yaygın bir hareket olarak yorumlandı.Bu çatışma yukarıda belirtilen kitlenin farklı kesimlerinde farklı tepkilere ve beklentilere neden oldu. Netflix şu anda Türkiye’de giderek daha popüler hale gelse de, değişen “kalitesi” ve ana akım içeriği hem izleyicilerin hem de basının eleştirilerini çekmektedir.

Abone Tahminleri

Netflix, yerel abone sayılarını açıklamamasıyla bilinir. Ancak Netflix’in yeni yayın kuralları kapsamında faaliyet göstermeye devam etmek için lisans başvurusu yaptığı Eylül 2019’da, bir Netflix sözcüsü, Türkiye’de 1,5 milyon üyesi olduğunu açıkladı. Bu rakam o zamandan beri artmış görünmektedir.Yukarıda belirtildiği gibi, Aralık 2020’de, Reed Hastings, İstanbul’da bir Netflix ofisi kurma planlarını duyururken,Türkiye’deki 3 milyondan fazla üyesine destekleri için teşekkür etti. Birçok Netflix hesabı birden fazla kişi tarafından kullanıldığından, Türkiye’deki Netflix kullanıcı sayısının çok daha yüksek olduğu söylenmektedir.

Yerel Ofisler

Netflix Türkiye, Amsterdam’daki genel merkezi tarafından yönetilir, ancak şirket geçtiğimiz günlerde 2021’in ikinci yarısında İstanbul’da bir ofis açma planını açıkladı.

Netflix, Türkiye’deki iki PR ajansıyla birlikte çalışmaktadır: İletişim Ortağı,kurumsal iletişim danışmanı olarak görev yapmaktadır ve Golin İstanbul, orjinallerinin tanıtımı için Netflix’in ortağıdır.

[1] Yasal denetim kurumu Televizyon İzleyici Ölçüm Komitesi’nden (TİAK)alınan bu veriler,TV yayıncılığında dijital dönüşüm konulu bir konferans kapsamında 25 Aralık 2018 tarihinde Galatasaray Üniversitesi’nde TİAK temsilcisi tarafından yapılan sunumdan alınmıştır.

[2] Ethos’un, Türkiye’nin ilk profesyonel internet dizisi olarak bilinen BluTV’de yayınlanan Masum’u (2017) yazan ve yöneten Berkun Oya tarafından yazıldığı ve yönetildiği unutulmamalıdır. Masum, Netflix’in kataloğunda da bulunabilir.

[3] Bozdağ, C. (2016). Türkiye: İnternet Sansürü ile Başa Çıkmak. İçinde: Lobato, R. ve Meese, J. (editörler), Geoblocking ve Global Video Culture. Amsterdam: Ağ Kültürleri Enstitüsü, s. 130.

[4] Ildır A. & Çelik Rappas İ. A. (2021). Türkiye’de Netflix: İstek Üzerine Videodan Yerelleştirme ve İzleyici Beklentileri (Yakınsama’da yayınlanacak).