Yağmur Kartal Karakuş’un Oyuncakçı – Saklı Yadigarlar filmini konu ettiğimiz Dünya Bu Filmi Konuşuyor projemizde dördüncü yazar konuğumuz Uganda’dan Betty Ssekirevu Lunkuse.
Betty S. Lunkuse Kimdir?
Ugandalı bir yazar, girişimci, müzik ve film tutkunu. Profesyonel olarak 2018’de yazar olarak çalışmaya başladı ve Sanyu Vakfı, ASHWA Uganda, Brac gibi kuruluşlarla çalıştı. Halen Sacramento California, Nairobi, Kampala ve Küba’da ofisleri bulunan bir müzik plak şirketi olan Black Market Records’ta Yazar ve Yardımcı Operasyonlar ve Promosyonlar Müdürü olarak çalışmaktadır. Yayınlanmayı bekleyen İnsan Ticareti konulu bir film olan Asiya The LastQueen’de Yapım Müdürü olarak çalıştı. Betty ayrıca çeşitli müzik projelerinde Prodüksiyon Müdürüydü. Yönetmenliğini yapacağı kimi projeleri ise açıklanmayı bekliyor. lunkusebepaulls@gmail.com
Sabahattin Bey’in Atölyesi’nden bitmiş bir biçimde çıkan elektrik kablosu figürü ilk gördüğümde gerçekten ilgimi çekti. Birkaç hayalet veya oyuncak hikayesindeki karakterleri hatırladım, ancak hiçbiri elektrik kablolarından yapılmamıştı! Bugün Türk kültürü ve davranışları hakkında ‘Oyuncakçı’yı izlemeden önce bildiğimden daha fazla şey bildiğim için biraz övünebilirim. Osmanlı’nın nasıl giyindiğini ve bir dönem yabancı ürünlerin ithalatının yasaklanmasının onları nasıl yaratmaya ve kendi sanatlarını benimsemeye teşvik ettiğini öğrendim. Oyuncakçı’yı izledikten sonra 1800-1900’lerin günümüz modern Türkiye’si ile karşılaştırması sayesinde – bir yabancı olmama rağmen – kendimi bu topluluğun bir parçası hissediyorum.
‘Oyuncakçı’ otantik bir eser. Büyüleyici, içinde bir akor çalıyor ve gözlerinizi ekrandan ayırdıktan sonra uzun süre sizinle kalıyor. Filmin adını, karakterlerin adlarını unutabilirsiniz ama hikayeyi ya da nasıl anlatıldığını unutamazsınız.
Dilden karakterlere, renklere, ışıklandırmaya, mekanlara kadar her detaydan keyif aldım, hepsi de doğal bir atmosfere bürünmüştü. Şüphesiz Yağmur Kartal bir dahi, filmdeki karakterler de öyle.
Müzeci Sunay Akın filmde akılda kalan bir şey söylemişti: “Modern kıyafetlerin müzelerde olduğu zamanlar olabilir” ya da tam tersi, gerçekten de fütürist bir gözlem. Bence Sunay’ın özellikle Felsefi Düşünce ve Türk Sosyal Teorisi açısından zengin bir akademisyenin bakış açısından bu katkısı çok önemli.
Yağmur Kartal zengin bir eser sundu, kendisinden daha fazlasını arzulamalıyız. Benim açımdan hiçbir eleştiri olmayacak, bugün değil. Bunun dışında, ‘Oyuncakçı’ yı izleyenlerin, Hayal Gücünün, Sanatın ve Özgünlüğün değerini derinlemesine düşünerek biraz yalnız zaman vakit geçirmesini tavsiye ediyorum.
The first time I laid eyes upon the electric cable figure that robustly forged its way out of Mr. Sabahattin’s Workshop, I was truly intrigued. Reminded of the characters in several ghost or toy stories, but none of them ever, made of electric cables! I could brag a little to now know more about the Turkish culture and behaviourisms today than I did before watching ‘Toymaker’. I have learnt of how the Ottoman dressed; and of how for a season being banned from importation of foreign products nudged them to birth and embrace Art of their own. After watching Toymaker, I feel – foreign as I am; a part of this community, courtesy of the comparisons of the 1800 – 1900s, to those of modern day Turkey.
‘Toymaker’ is an authentic piece. It is captivating, strikes a chord within and stays with you long after you’ve taken your eyes off the screen. You might forget the title of the film, the names of the characters, but not the story or how it is presented.
I enjoyed every detail right from language, characters, colouring, lighting, locations, etc- all of which assume a natural atmosphere. Absolutely no doubt that Yağmur Kartal is a genius, and so are the characters in the film.
Sunay Akın said something memorable- that ‘there might be a time when the modern day attires are in museums’ and vice versa, – a futurist observation. In my opinion, Sunay’s contribution is fundamental, especially from a scholar’s academic perspective; rich in Philosophical Thought and Turkish Social Theory. Yağmur Kartal made a rich presentation; we should aspire for more.
For me, there will be no criticisms; not today. Except of course, I encourage that whoever watches ‘Toymaker’ spares some time alone, reflecting in-depth, the value of Imagination, Art and Authenticity.