Romanya’dan medya trendleri uzmanı gazeteci Corina Chirileasa, ülkesindeki “Türk TV dizileri dalgası”nı sosyal ve kültürel boyutlarıyla SineBlog’a anlattı. Chirileasa Romanya ve Türkiye arasındaki tarihsel ve kültürel ortaklıklar nedeniyle “dalga”nın geçici olmayacağını belirtiyor.
Corina Chirileasa Kimdir?
Corina, gazetecilik lisans derecesine sahip. Mesleğe 2005 yılında Romanya’da iş ve ekonomi gazetecisi olarak başladı. 2010 yılında Romania-Insider.com’u kurdu. Halen Romania-Insider.com’un da bileşeni olduğu City Compass Media grubunun Yönetici Ortağı ve grubun online ve basılı tüm medya projelerini ve etkinliklerini yönetiyor. Medya trendleri, ticari ve ekonomik gelişmeler, değişim yönetimi konularında uzman.
Kişisel bir soruyla başlamak istiyorum. Sadece Türk dizilerini izleyen biri olsaydınız Türkiye ve Türk kültürünü nasıl tanımlardınız?
Romanya’da yayınlanan dizilerde – Pembe diziler, Rumencede “telenovele” olarak adlandırılıyor- Türk dünyasındaki köklü gelenekler ve modernlik arasında; temelini fazlaca geleneklerden alan modern düşünce ile yaşam biçimleri arasında bölünmüşlük göze çarpıyor. Kadınlar ve erkekler arasında da benzer bir bölünme var: geleneklere bağlı olarak her açıdan erkeklere itaat eden kadınlar öne çıkarılırken, öte yanda, kadınların Türkiye’de, özellikle genç nesillerde, sadece kişisel yaşamları için değil, iş hayatı ve toplumsal liderlik için nasıl daha bağımsız hale geldiğini de yansıtıyor. Nesiller arası boşluk ve bundan kaynaklanan çatışmalar da bu dizilerde görülen başka bir olgu.
Burada yayınlanan Türk dizilerinden, Türk kültürünün çok fazla mistik olduğunu ve dine çok fazla önem verdiğini anlıyoruz.
Hem tarihi TV dizilerinde ve aynı zamanda modern zamanlarda geçen dizilerde lüks ve ihtişam da sıklıkla mevcut.
Türk kültürü ile başka bir teması olmayan Romanya’daki Türk dizilerinin izleyicileri yukarıda saydığım özelliklerin Türk kültürünün merkezi olduğu sonucuna varabilir.
“Aşk ve Mavi” dizisi Romanya’da “Dragoste Si Ura” ismiyle yayınlanıyor. Yayınlandığı günün rating birincisi olan dizinin hayranlarından biri, dizi oyuncularıyla çektirdiği bir fotoğrafı sosyal medyada paylaşmış.
– Rumen halkının Türk dizilerini sevmesinin ana nedenleri nelerdir? Türkiye ile Romanya arasındaki hikaye anlatımı, biçimler, sosyolojik yapıda (büyük şehirlere göç, varoşlar, daha parlak bir yaşam arzusu vb.) benzerlikler mi? Ya da başka bazı faktörler mi var sizce?
Kesinlikle kültürel benzerlikler bir faktör – yüzlerce yıldır Romanya Osmanlı etkisi altındaydı, birçok benzerlik hala Romanya’da yaşıyor (dil, yemek, bazı davranışlar dahil). Evet, dinlerimiz farklı, ancak dine olan tutum Romanya ve Türkiye’de benzer – birçok insan dindardır, dua eder, günlük yaşamda sık sık Tanrı/Allah’tan söz eder.
Aile sosyal yapıları ve ailelerdeki çatışmalar genellikle iki kültür arasında benzer; bu nedenle izleyiciler karakterlerle ve “komplo”larla kolayca bağlantı kuruyor.
Hikaye anlatımı ve biçimler geçmişte Romanya’da yayınlanan diğer pembe dizilere benziyor (Arjantin ya da Brezilya, sonuncusu o kadar popüler olamadı) – pek çok izleyici zaten formatın hayranı durumunda. Ancak Türk dizilerinin daha önceki “yabancı pembe dizi dalgaları”ndan çok daha uzun süreceği ve daha başarılı olacağı görünüyor.
Ve bu başarı, Türk dizileri için büyük engel olan dil farklılığına rağmen oluyor (bazı kelimeler Rumence ve Türkçe’de benzer, ancak bunlar nadir; Rumence dili bu kelimeleri yüzlerce yıllık Osmanlı etkisinin sonucu olarak Türkçeden aldı). Örneğin, Arjantin pembe dizilerinde dil Rumence’ye çok daha yakındı ve ekranda altyazı olmadan bile anlaşılması kolaydı. Bence kültürel benzerlik burada önemli bir faktör.
Romanya piyasasında oyuncu olan Kanal D TV kanalının Türkiye’ye ait olması ve pek çok başarılı Türkçe diziyi kolayca getirmesi de bir başka etken elbette.
– Türkiye’nin Romanya’ya yaptığı TV dizileri ihracatının “geçici bir dalga” olduğunu düşünüyor musunuz? Stil ve tematik olarak benzer TV dizilerinin ihracatı devamlılık sağlar mı?
Geçici olduğunu düşünmüyorum, sanırım 6 yıldan beri giderek büyüyor. Bazı ticari veya TV pazarındaki nedenlerden ötürü ve Romanya ile kültürel olarak başka bir şey ortaya çıkmadıkça (bence Asya dizileri o nedenle burada çok başarılı olamadı) bence “Türkiye TV dalgası” sorunsuz bir şekilde devam edebilir.
Üretilen ve yayınlanan birçok Romen TV dizisi var ama “nispeten” popüler hale gelebiliyorlar. Hatta Türkiye’den bir diziyi temel alan bir dizi bile var… ProTV’nin dizi çalışması Vlad, Türk dizisi Ezel’e dayanıyor. Bununla birlikte, Türk muadilinin burada daha popüler olabileceğini düşünüyorum. Rumenler hala Rumen olandan çok, yabancı bir şey istiyorlar.
“Ezel”den uyarlanan Rumen yapımı “Vlad”
– TV dizisi ihracatı “kültür ihracatı”na ne gibi somut katkılar yapabilir? ”Kültürel ihracatı“ sadece ”bu ülkelerden daha fazla turist çekmek” olarak görmek yeterli mi? TV dizilerinin ”kültürlerin kaynaşması“ ve hatta ”kültürel diplomasi”üzerinde de bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?
Rumenler, Türkiye TV dizilerinin ortaya çıkmasından çok önce Türkiye’ye seyahat ediyorlardı ve hala da ediyorlar – bunların hepsi “turistik teklifler” ile ilgili. Türkiye’ye aşık olabilecek ve onu turist olarak keşfetmeye çalışabilecek bir izleyici yüzdesi var. Ama muhtemelen çoğu insan günlük olarak oturma odasındaki kanepelerinden Türkiye’ye zaten “seyahat ediyor”. Son zamanlarda Türk TV dizilerini çok fazla izleyemiyorum ama dizilerde muhtemelen Türkiye’deki seyahat bölgeleri, güzergahlar, kaçırılmaması gereken yerler hakkında özel ayrıntılar vardır. Bu tür ayrıntılar tanıtılan bölgelerde Romanya kaynaklı turizmin artışına doğrudan katkıda bulunabilir.
Romanya ve Türkiye arasında “kültürlerin kaynaşması”, en azından Romanya açısından bu böyle, tarihimiz sayesinde zaten mevcuttu. Ancak Türk TV dizileri, Romanya’da Türk azınlığın olmadığı bölgeler için “kültürel diplomasi” olarak tanımladığınız şeye katkıda bulunabilir.
Varsayımsal bir örnek vermek gerekirse, şimdi çok sayıda Türk insanı Romanya’ya göç etse, Romanya’da yıllardır yayınlanan Türk dizileri sayesinde adaptasyonun hem kendileri hem de ev sahipleri için daha kolay olacağına inanıyorum.