Çeviri: Mutlu Binark

Film kültürünü bağımsız programlar yoluyla canlandırmaya yönelik pek çok girişim arasında, Japonya’nın Tohoku bölgesinde bulunan Iwate Eyaleti’ndeki Morioka şehrinde açık hava film gösterimleri ve tartışma etkinlikleri düzenleyen “Eiga no Chikara Projesi” (Filmin Gücü Projesi) de  yer alıyor.

Morioka’da düzenlenen bu projenin yönetmen yardımcısı Masaru Takahashi ile konuştuk. İlginç bir şekilde, Morioka’da Sinema Sokağı adında beş sinema salonunun bulunduğu bir alanı var. Şehir, film kültürüyle güçlü bir şekilde ilişkilenmesiyle bilinmektedir.Şehirde 25 yılı aşkın bir süredir bir film festivali düzenlenmektedir. Bay Takahashi, 1907’den beri Morioka’da bulunan köklü bir soba restoranı olan Azumaya’nın üst düzey yöneticisidir. Mart 2011’de Büyük  Deprem kenti vurana sıradan bir film hayranı olduğunu söylüyor.

Proje Yöneticisi Takahasi, restoranında

Eiga no Chikara Projesi, benzeri görülmemiş bu felaketin hemen ardından başladı. Bay Takahashi’nin bu projenin amacı hakkında bize anlattıklarından, sinema seyircileri için duyduğu gurur ve sevinci, ortak empatiyi ve projeye dahil olan herkesin hem entelektüel hem de fiziksel bağlılıklarını anlıyoruz.

Projenin fikir sahibi Yönetmen Keishi Otomo’nun* aşağıdaki mesajı projenin ardındaki duyguları dile getirmekte:

“2011’de memleketim olan Iwate, Doğu Japonya Büyük Depremi nedeniyle talihsizlik yaşarken, internette gördüğüm tek bir fotoğraf nedeniyle duygusal olarak etkilendim. Bu fotoğraf, afet bölgelerinde tahliye barınaklarının etrafında gösterilen bir filmin büyüsüne kapılan insanlara aitti. Duygular yarınlarımızı besleyen şeylerdir. Gençken yerel sinemalarda izlediğim filmlerden heyecan duyduğumu hatırladım. Filmin gücünü memleketimdeki insanlarla paylaşmak ve memleketimin iyileşmesi yolunda yardımcı olmak istiyorum. Bu arzu, bu projenin çıkış noktasıydı.”

Depremin ardından hakim olan olumsuz ruh hali eğlencenin tadına varılmasını zorlaştırmıştı.

S: “Bize Eiga no Chikara Projesi’nin nasıl başladığını anlatır mısınız?”

Takahashi: “Mayıs 2011’de depremden sadece iki ay sonra, şu anda Eiga no Chikara Projesi’nin yöneticisi olan Masayo Kudo, kendisi aynı zamanda mezun olduğum lisede Müdürdür,  Keishi Otomo ile birlikte çalıştığım soba (karabuğday eriştesi) restoranına geldi.  Yerel olarak düzenlenen Morioka Sinema Sokağı Film Festivali’ni canlandırmak için yardım etmemi istediler. Projenin başlangıcı ilk başlangıcı buydu.”

S: “O zamana kadar sinemayla nasıl bir  ilginiz oldu?”

Takahashi: “Film izlemeyi severdim ama kesinlikle sinefil denen şey değildim. Sinema salonlarıyla bir ilişkim yoktu, bu yüzden Kudo ve Otomo benden bu etkinliğe katılmamı isteyene kadar, film festivallerine katılacağımı hiç düşünmemiştim. Ama depremin hemen ardından harekete geçen ve film festivalini yemekle ilişkilendirme fikrinden ilham alan Yönetmen Otomo’ya bakınca, benim de içimde bir şeyler yapma isteğinin olduğunu farketmeye başladım. Ayrıca, depremden sonra, insanlara acı çeken yas tutan  insanlar olduğu için eğlenceden zevk alamayacakları hissini veren kendini dizginleme havası nedeniyle, yerel kültür festivalleri iptal edildiğinden beri boş zamanım vardı. İşlerin ne kadar zor ve vahim olduğuna dair bitimsiz haberlerin olduğu bir dönemdi. Bu yüzden Tohoku’dan  (Doğu Japonya) yeni, neşeli haberler üretmek istedim. Ben de bu yüzden projeye katılmaya karar verdim.”

S: “Dediğiniz gibi, o zamanlar hakim olan ruh hali eğlencenin tadını çıkarmayı zorlaştırıyordu.”

Takahashi: “Günlük işim wanko-soba erişteleri** servis eden bir soba restoranında, ama bunu yapmanın sorun olup olmadığını merak ettim. Tsunamiden zarar gören kıyı bölgesinde pirinç toplarını paylaşan insanlar vardı, bu yüzden soba eriştesi yerken gürültülü bir şekilde eğlenmek sorun oluşturur muydu? Morioka kıyıdan yaklaşık 100 km uzaklıkta, bu nedenle tsunamiden doğrudan etkilenmedi.  Yine de destek alan bir yerdik. insanlara bir şekilde yardım ederek duygusal dengeyi bulabileceğim hissine de kapıldım. O zamanlar, Tohoku için bir şeyler yapma arzusuyla ülkenin dört bir yanından Morioka’da toplanan gönüllülerin coşkusundan da sanırım bir parçam ilham almıştı.

Yönetmen Otomo ile Azuyama'da toplantıdan

S:”Daha sonra Eiga no Chikara Projesi faaliyetlerine nasıl gelişti?”

Takahashi: “Morioka Sinema Sokağı Film Festivali’ni canlandırmak istediğimiz için, önce film festivalinin yönetim ofisi ile görüştük. Bunu yaptığımızda ofisten Bay Kanno, “Her şeyi yapabiliriz kafamıza koyarsak!” dedi. Biz bu alandan olmayan insanlarız, bu yüzden geriye dönüp düşündüğümüzde, kırmızı halıyı tüm bölgeye yayma arzumuz çok fazla çalışma gerektiriyordu. Ancak Bay Kanno, “Yapabiliriz. Yapabiliriz.” diye cesaret verdi. Biz de bunu  gerçek bir olgu olarak kabul ettik ve film festivalini canlandırmak için hemen diğer ilgilileri bir araya toplamaya başladık. Bir süre sonra Morioka Sinema Sokağı Film Festivali’nin resmi toplantılarına da katılmaya başladım. Bu süreçte, mümkün olduğunu düşündüğüm bazı fikirleri  gerçekleştirmenin aslında ne kadar zor olduğunu da fark ettim. Her halükarda,  yakaladığımız ivmeyi frenlemeden, Ekim ayında “Jimoto Souzou Kaigi” (Memleket toplantımız)adlı bir tartışma düzenledik. Film festivali için ortak bir etkinlikti ve depremden yaklaşık altı ay sonra gerçekleşti.

İlk toplantı

S: “Kendi planladığınız bir etkinliği gerçekleştirirken neler hissettiniz?”

Takahashi: “O noktada, insanların bir araya gelmesi konusunda hâlâ bir tereddüt havası vardı, ancak insanları bir araya getirmek ve canlı sohbetler yapmak eğlenceliydi. Bu deneyim bizim için başlangıç noktası oldu. Ayrıca, aynı dönemde Morioka Sinema Sokağı Film Festivali için düzenlenen bir tartışma etkinliğinde Miyako Cinemarine*** yöneticisi Kazunori Kushigeta’dan duyduklarımı asla unutmayacağım. Bay Kushigeta, depremin ardından afet bölgesindeki çocukların bahar tatili olmasına rağmen yeterince eğlenceli faaliyetler yapmadığını düşündüğü için sinemayı yeniden açmıştı. O tartışmada, bunu yaptığında ne olduğu hakkında konuştu. Filmleri izlemeye gelen çocuklar, tiyatro koltuklarından büyük bir heyecanla film karakterleriyle ilişkilenmişti. Onun hikayesini dinlediğimde, filmlerin hikayeyi aynı mekanda deneyimleyen herkese bir tür duygu hissettirme, hatta bazen seyirciyi düşünmeden ağlatma gücüne sahip olduğunu fark ettim. Filmler aracılığıyla gerçekleştirilebilecek  daha fazla şey olduğunu düşündüm… O zamana kadar kafamın bir yerinde film festivallerinin oyuncular ve yönetmenler için olduğunu düşünüyordum. Ancak Bay Kushigeta’nın hikayesini dinledikten sonra hem seyircinin hem de tiyatro denen yerin  film festivallerinin ana karakterleri olduğuna inanmaya başladım.

S:”2015’ten beri Kirikiri Deniz ve Orman Film Festivali (2015–2018) ve Morioka Starlight Film Festivali (2020) gibi açık hava film festivallerini de gerçekleştiriyorsunuz, değil mi?”

Takahashi: “İdeal film festivali hakkında konuşmak için tüm ilgililerle birlikte bir atölye düzenlediğimizde, filmleri kumsalda veya nehir kenarında gösterme fikri ortaya atıldı ve sonunda bunu gerçekleştirmeyi başardık. Kirikiri Deniz ve Orman Film Festivali’nde yerel halkla birlikte çalıştık ve Otsuchi kasabasının Kirikiri adlı bölgesinde sahile bir ekran astık. Sessiz sahnelerde, duyabileceğiniz tek ses dalgaların sesiydi ve gerçekten mutlu bir ruh hali bizi sardı.

Kumsalda Festival

S: “Sadece filmin hikayesi değil, filmin izlendiği ortam, eve giderken yedikleriniz gibi şeyler de film deneyiminin bir parçası değil mi?”

Takahashi: “Ben de öyle düşünüyorum. Gelecekte sadece dışarıda değil, restoranlarda da bir gösterim yapmayı denemek istiyorum. Bence farklı dükkanların sahipleri için filmleri seçip her kasabanın farklı yerlerinde izlettirmek ilginç olurdu.”

S: “Bundan bahsetmişken, Morioka’nın Sinema Sokağı denen bir bölgesi var ve burada hala beş sinema salonu var, değil mi?”

Takahashi: “Doğru. Ülke çapında sinema salonu sayısı azaldıkça, Sinema Sokağı’nın koşulları da yavaş yavaş değişiyor ama buna rağmen sinema yöneticilerinin gurur duyduğu ve koruduğu sinema kültürünü burada hissedebileceğinizi düşünüyorum. Ayrıca çalışmalarımızla bir şekilde Sinema Sokağı’nı canlandıracağımızı umuyoruz. İlk başta, bölgedeki insanların Eiga no Chikara Projesi’ni bir grubun amatör çalışması olarak  ördüklerini düşünüyorum. Ancak on yılı aşkın bir süredir faaliyetimize devam ettiğimiz için bizi kabul etmeye başladılar. Umuyoruz ki, çeşitli etkinliklerimiz sonucunda insanlar Morioka’nın bir film şehri olduğunu anlarlar.”

S:”Bugünlerde, akışım hizmetleri, Eiga no Chikara Projesi’nin başlatıldığı geçmiş on yıla  göre daha yaygın hale geldi ve bence insanların film izlediği ortamlarda da değişiklikler oldu. Gösterimlerin yapıldığı ortamlar hakkında ne düşünüyorsunuz?”

Takahashi: “Aslında daha önce Yönetmen Nobuhiko Obayashi’ye**** internet yayıncılığının ortaya çıkışı hakkında bir soru sormuştum. Yönetmen Obayashi, “Filmler her zaman insanların ulaşabileceği bir yerde olmalı” gibi bir yanıt vermişti. Bununla ne demek istediğini tam olarak anlayamadım, ama bu sözleri duyduğumdan beri, filmleri insanların ulaşabileceği bir yere koymak için çalışıyorum. Ayrıca şehirdeki restoran işinde de çalışıyorum, bu yüzden insanları nasıl bir araya getirebileceğimizi düşünüyorum. Geçen gün “erken saat gösterimi” etkinliği düzenleyerek yönetmen Otomo’nun son filmi The Legend & Butterfly’i filmin vizyona girdiği günün gece yarısı gösterdik. Filmden yola çıkarak  pirinç topları ve çeşitli kokteyller yaptık. Nihayetinde insanların bir araya gelip doyasıya eğlenmesinin verdiği mutluluğu hissettim. Bu tür bir deneyimin akışım platformunda olmayan bir çekiciliği olduğuna inanıyorum.

S: “Eiga no Chikara Projesi’nin gelecek planları nedir?”

Takahashi: “Öncelikle, gelecek yıldan itibaren başka bir film festivali düzenlemeyi umuyoruz. Morioka Sinema Sokağı Film Festivali’ni canlandıralım mı yoksa yepyeni bir film festivali mi yaratalım bilmiyorum, ama önce üyelerimizden fikir almak istiyorum. Son zamanlarda sinemayla ilgilenen kuşakta bir değişim olduğunu hissediyorum. Şimdiye kadar çekirdek üye olarak kendi kendimize faaliyetler yürütüyorduk ama bir sonraki film festivalinde farklı bir kuşağı da dahil ederek yapmayı umuyorum.”

Açıklama Notları:

*Keishi Otomo, Film Yönetmeni

1990’dan beri yapımcılık ve yönetmenlik yaptığı NHK’den (Japan Broadcasting Corp.) ayrıldı. O zamandan beri Rurouni Kenshin film serisini (2012–2021) ve The Legend & Butterfly ( 2023) çekti.

**Wanko-soba: Garsonların sürekli olarak müşterinin kasesine lokma büyüklüğünde soba erişteleri koyduğu eğlenceli bir yemek türü.

*** Miyako Cinemarine: Iwate eyaletinde bir sinema salonu. Eylül 2016 tarihine kadar düzenli olarak film gösterimi yapan bu sinema salonu bu tarihte kapılarını kapatmıştır.

**** Nobuhiko Obayashi, Film Yönetmeni

Japon sinemasını temsil eden bir film yönetmeni olan Obayashi, I Are You, You Am Me (1982) ve The Girl Who Leapt Through Time (1983) gibi filmlerin yanı sıra, savaş karşıtı filmleriyle de tanınır: Casting Blossoms to the Sky (2012), Seven Weeks (2014) ve Hanagatami (2017). 2020’de vefat edene kadar film çekmeye devam etmiştir.

Masaru Takahashi kimdir?  Takahashi, Eiga no Chikara Projesi’nin yönetmen yardımcısıdır. Doğu Japonya Büyük  Depremi’nden sonra  liseden sınıf arkadaşı olan Keishi Otomo’nun daveti üzerine bu projeye katıldı. 1907’den beri Morioka kentinde faaliyet gösteren köklü bir soba restoranı olan Azumaya’nın üst düzey yöneticisidir.

Kaynak: https://jff.jpf.go.jp/read/interview/eiganochikaraproject/