Tecrübeli oyuncu İpek Tuzcuoğlu ile oyunculuğu çeşitli yönleriyle değerlendirdik. Bir Hacettepe mezunu olan Tuzcuoğlu bize; ülkemizdeki mevcut haliyle, “dinmeyen, umutsuz bir aşk acısı” olarak tanımladığı oyunculuğun sanatsal, felsefi, sektörel ve eğitsel boyutlarını anlattı.

– Sizce oyuncu sinema veya TV dizisindeki bir “enstrüman”mıdır, yoksa ortaya çıkan sanatsal ürünün toplamı içinde, daha ötesinde bir anlamı da var mıdır? 

Bir bütünün önemli parçalarından biridir. Bütünün bir parçasının kısa yahut uzun kalması işleyişi bozar . Denk ağırlıklar, dengeli ve ahenkli bir işleyiş sağlar her daim. Bizim sektörümüz için de geçerlidir bu bütünlük ve işleyiş. İyi bir hikaye iyi senaryolaştırılmalı, karakterlere uygun bir cast oluşturulmalı, görüntü yönetmeni, sanat grubu, kurgu yönetmeni ve yönetmen titizlikle çalışmalı ki bu bütün, kabul görüp verimli bir noktaya gelebilsin. Yapımcı ise bu orkestrayı bir araya getiren, konser salonunu bulan, biletlerin satışıyla ve medya-PR ayağını düzenleyendir. Orkestra şefi ise tabi ki yönetmendir.

– Oyuncuya “sanatçı” niteliğini kazandıran unsurlar nelerdir? 

Duygu derinliği, yüksek empatisi, yaşam arşivinin zenginliği, yaratılan her canlıyla doğru iletişim kurması, yaratıcı gücünün kuvveti.

– Stanislavski oyuncu olmanın temel ilkesi olarak “kendini sanatta değil,  sanatı kendinde sev!” diyor. Sanatı kendisinde sevmeyen bir oyuncu için, oyunculuk zor mudur sizce?

Sanat tanımınıza göre değişir. Bizim buralarda sanatı kendinde sevmekten ziyade oyuncuların narsist tavırları ve egolarını sevme biçimi şeklinde zuhur ediyor kanımca. Sanatın tanımında, “üstün yaratıcılık” denilir. Buradakiler üstün yaratıcılığı “üstün ego” olarak algılamaktadırlar ne yazık ki. Sanatı seven, sanat aşığı olan çok kişi tanıdım ama “sanatı kendinde seven” az sanatkar tanıdım.  Zaten onlara karşı da farklı bir saygım, hayranlığım var. Çoğu da büyük ustalar zaten…

– Rolünüz için ne gibi ön hazırlıklar yaparsınız? Hazırlık aşamasında sosyoloji, psikoloji ve felsefe ne kadar önemlidir?

Bence tüm bu saydıklarınız rolün omurgasını oluşturur. Karakterin nerede doğduğundan, nerede okuduğuna yahut okuyamadığına, ailesine, ne yediğine, içtiğine, nasıl şarkılar dinlediğine, nasıl giyindiğine, iş hayatına, kazancına, yürüyüşüne, yemek yiyiş biçimine, psikolojik durumuna, yaşamı okuyuş şekline göre her şeyi mutlaka düşünürüm. İster sinema filmi ister TV dizisi olsun, aynı şekilde yol alırım. Oyunculuk oyunculuktur . Mesleğinizde profesyonelseniz, her durumda aynı kaliteyi ve yüksek performansı sergilemelisinizdir. Tabii şunu da eklemeliyim ki, çoğu projede size teklif edilen rol için size en fazla bir sayfa karakter analizi verilir. Tüm boşlukları, eksiği gediği siz doldurmalısınız. O yüzden ön aşamada hem senaristle hem yönetmenle karakter üzerine uzunca konuşmalar yapmayı rolün sağlam bir temel üzerinde durabilmesi ve gerçekçiliği adına önemserim .

– Dizilerdeki oyuncuları yeren, sinema ve özellikle tiyatro oyuncularını ise kutsayan bir anlayış var. Siz üç alanda da oyunculuk yapıyorsunuz, bu alanlarda “değerli”, “az değerli”, “ekmek parası işte” ayrımı yapar mısınız?

Şimdiye kadar hiç yapmadım, bundan sonra da yapacağımı sanmıyorum. Bu sizin fıtratınızla ilgilidir. 20 yaşında da böyleydim, bu yaşımda da aynı sistemle, disiplinle çalışmaya devam ederim. Otuzüç yıldır bu mesleğin içindeyim, işim için çok çalışırım, çok araştırırım, çokça gözlem yaparım .Ve bunca yıla rağmen, setim varsa mutlaka bir gece öncesinden çalışır giderim sahnelerimi.

– TV dizilerinde ve sinemada endüstrileşme “oyunculuk aşkını öldürüyor” mu, kötü bir şey mi sizce şu endüstrileşme işi?

Keşke endüstri haline gelebilsek, sendikalarımız tıkır tıkır işler hale gelirdi o zaman, telif yasalarının çıkmış olduğu, çalışma saatlerinin insani boyutlara getirildiği; her setin, her kademedeki oyuncusuna belli konforlu olanakların sağlandığı, iş güvenliğinin önemsendiği, en basitinden set yemeklerinin belli bir standarda getirilmesi zorunluluğu ve daha bir çok kalem, harika biçimde işler hale gelirdi. İşte, başlıca saydığım bu ve benzeri sıkıntıların, eksiklerin gediklerin, haksızlıkların, adalet dağılımın yoksunluğu içinde bu işi yapanlar, ki özellikle bağımsız sinemacılar gerçek bir sinema sevdalısı olarak yol alıyorlar bu yolda. Tüm bu olumsuz şartlara, insan zaten gerçek bir aşkla göğüs gerip üstesinden gelebilir. Bizimkisi bu hali ile dinmeyen, umutsuz bir aşk acısı…

– Ülkemizdeki oyunculuk eğitiminin yeterli ve yetersiz yönleri nelerdir? Tecrübeli bir oyuncu, varsayılan olarak iyi bir oyuncu eğitmeni midir?

Bizim dönemimizde ne yazık ki sinema veya dizi oyunculuğu için ayrı bir eğitim bölümü yoktu. Şimdi gençler için şartlar çok daha iyi. Kamera önü oyunculuk eğitimi veren çok iyi eğitmenler, okullar var . Mesela bendeniz Yeşilçam’ın son dönemlerine yetişen, kıymetli bir çok sinema yahut dizi yönetmenleri ile çalışma fırsatı yakalamış şanslı oyunculardanım. Yeşilçam terbiyesi, ahlakı, usta çırak ilişkisi, işini aşkla yapmak, disiplin, set ortamındaki davranış, kamerada duruş bakış, sufle alabilme yetisini geliştirmek… Daha bir çok bilgiyi oralardan öğrendim yıllar boyu. Bu saydığım şeylerin çoğu okullarda öğretilmiyordu bizim zamanımızda. Yani “sahada piştim” desek yeridir.

Eğitmenliğe gelince benim için çok kıymetli, keyifle ve heyecanla yaptığım bir iş. Yıllardır dönem dönem kendi bilgi ve tecrübelerimi genç arkadaşlarıma aktarmaya çalışıyorum. Ve onlardan da çokça şey öğreniyorum doğrusu. Gençlerin duyguları, vizyonu, yaşamı okuyuş ve işleyiş tarzlarını öğrenmek bir noktada çağın ritmini yakalamanızı da sağlıyor.Yaşam müthiş bir hızla değişiyor ve o değişime kendi ahlaki ve sanatsal değerlerinizle adapte olabilmeniz de gençlerle kurduğunuz iletişimden geçiyor.

– Bir Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümü mezunu olarak, burada unutmak istediğiniz bir hatıranız oldu mu?

O yıllara dair söyleyebileceğim sadece şudur ki, 94-95 yılı mezunları ve üstü yahut altı sınıflardan gerçekten çok iyi oyuncular çıktı. Ne zaman arkadaşlarımın başarılı projelere imza attığını görsem hepsiyle gurur duyuyorum. Sizin vesilenizle bunu da belirtmiş olayım. Hepsinin başarıları daim olsun…

-Bir kaç isim istesek, mesela kimler vardı o dönem sınıf arkadaşlarınızdan?

Erdal Beşikçioğlu, İlker Aksum, Engin Günaydın, Timuçin Esen, Evrim Solmaz, İnci Türkay, Servet Pandur, Rojin, Şekip Taşpınar aklıma gelen ilk isimler.

– Bir söyleşi klasiğidir ama “genç oyunculara tavsiyelerinizi” sormasam şaşırır mısınız?

Ne olurlarsa olsunlar, kim olurlarsa olsunlar, insani değerlerine tüm varlıkları ile sahip çıksınlar. Adaletli ve vicdanlı olanlar her daim kazanır. Unutmayınız ki, “sanat, hissederek paylaşmadır.”(Tolstoy)

 

İpek Tuzcuoğlu Kimdir?

İzmir’de doğdu. İlk-orta-lise öğrenimini İzmir’de tamamladı. Özel Ressamoğlu Bale Stüdyosunda 13 yıl bale eğitimi aldı. İzmir Devlet Tiyatrosu’nun “Boyfriend” adlı oyununda, dansçı kadrosunda bir sezon görev aldı (1988). Aynı yıl İzmir Devlet Tiyatrosu’nun stajyer oyuncular için açtığı sınavı kazandı ve İzmir Devlet Tiyatrosu’nda “Meddah” adlı çocuk oyununda, bir yıl sözleşmeli oyuncu olarak çalıştı. Daha sonra, Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı Tiyatro bölümü sınavlarını kazandı. 1994-1995 öğretim yılında mezun oldu.

Sinema kariyerine 1995 yılında Memduh Ün (Ona Sevdiğimi Söyle) ve Mesut Uçakan’ın ( Ölümsüz Karanfiller) sinema filmleri ile başladı. Kırka yakın TV dizisi ve filminde yer alan oyuncu Asmalı Konak, Köpek, Avrupa Avrupa, Dürüyenin Güğümleri, Diğer Yarım, Yalaza, Aşk ve Mavi gibi dizilerde çalıştı. Sinema filmleri ise Asmalı Konak Hayat, Büyü, O…Çocukları, Kervan 1915, Ankara Yazı Veda Mektubu’dur. Bir çok üniversite ve STK’ların film festivallerinde jüri üyeliği yaptı. Mesleki kariyerini İstanbul’da sürdüren oyuncu, sinema, televizyon ve TV program sunuculuğu yapmaktadır.

MEZUNİYET OYUNLARI

L.G.Lorca Kanlı Düğün – Gelin

D.Durin/ H.Prevost – Rossine

TİYATRO

2005 Sadri Alışık Tiyatrosu –Selvi Boylum Al Yazmalım

TV DİZİLERİ
2018 Aşk Ve Mavi – ATV
2017 Yalaza -TRT1
2016 Baba Candır -TRT1
2014 Diğer Yarım – ATV

2013 Herşey Yolunda Merkez – SHOWTV
2012 Aşkın Halleri – FoxTv

2011 Avrupa Avrupa- TRT1
2010 Dürüye’nin Güğümleri- STAR

2007 Mahşer-ATV
2006 Hacı-SHOWTV

2005 Nehir-KANALD
2005 Köpek-ATV

2004 Ah Be İstanbul-KANAL D
2002 Asmalı Konak-ATV

2000 Cinlerle Periler-ATV
2000 Evdeki Yabancı-KANAL D

1999 Aşkın Dağlarda Gezer TGRT
1998 Hicran Yarası-TGRT

1997 Deli Divane-STARTV
1997 İntizar-SHOWTV

1997 Kır Çiçekleri-TGRT
1997 Mirasyediler-SHOWTV

1996 Anılardaki Sevgili-SHOWTV
1996 Feride-STAR

1995 Bizim Mahalle TRT1
1994 Umut Dünyası SHOWTV

1993 Yukarı Karakısık TRT1
1988 Evlilik Cüzdanı TRT1

TV FİLMLERİ

2004 Dudaktan Kalbe
2001 Pencereden Kar Geliyor
2001 Baş Belası
2000 Adada Bir Sonbahar

SİNEMA FİLMLERİ
2016 Ankara Yazı Veda Mektubu
2016 Kervan 1915
2008 O…Çocukları
2004 Büyü
2002 Şans Kapıyı Kırınca
2002 Asmalı Konak Hayat
2000 Güle Güle
1996 Ona Sevdiğimi Söyle
1995 Ölümsüz Karanfiller

TV PROGRAMLARI
2017 Lezzetli Sohbetler -Beıngurme
2016 Lezzetli Sohbetler – Digitürk- Türkmaxgurme
2015 İpek Tuzcuoğlu ile Yüzleşme Cine5
2014 İpek Tuzcuoğlu ile Yüzleşme Cine5
2014 Ab-ı Hayat Cine5
2013 Aşk Bir Davaya Benzer – CİNE5
2010 Başka Yerde Yok – CİNE5
2009 Kadının Gücü – ATV
2008 Yaşam Koçu. – ATV
2007 Beni Halk Seçti – FOX
2003 Altıncı His – ATV
1999 Günlük – BRT
1999 Merhaba – TGRT
1997 Konseryum – Ulusal Kanal
1996 Müzik Saati – Kanal 6