SineBlog, Hollywood tarihinin karanlık bir sayfasını açıyor. Harvard Society of Fellows Üyesi, Tarihçi Dr. Ben Urwand “The Collaboration” kitabı üzerinden, 1933-1940 yılları arasında Hollywood stüdyolarının Hitler rejimi ile yaptığı işbirliklerini SineBlog’a anlattı. Hollywood-Hitler işbirliğini gözler önüne sermek için yaklaşık 10 yıl boyunca ABD ve Alman arşivlerini tarayan, döneme ait yüzlerce filmi izleyen Urwand, Hollywood’un Alman pazarında kalabilmek için Nazilerle nasıl bir işbirliği içerisinde olduğunu açıklıyor.

Dr. Ben Urwand Kimdir?

İlk kitabı “The Collaboration: Hollywood’s Pact With Hitler”, Harvard University Press tarafından 2013’te yayınlandı.

Time, Harper ve The Hollywood Reporter dahil olmak üzere birçok yayında yazıları yayınlandı. CBS, Fox, WSJ Live, Huffington Post Live, C-SPAN gibi bir çok kanalda canlı yayın konuğu oldu. Avustralya’dan Birleşik Krallık’a ve Almanya’ya kadar bir çok ülkede sunumlar yaptı.

Halen Harvard Society of Fellows’ta “Tarih ve Kültürel Çalışmalar” dalında Genç Akademi Üyesi.

 

– “The Collaboration: Hollywood’s Pact With Hitler” isimli kitabınızda, tarihsel belgeleri inceliyorsunuz ve Hollywood stüdyolarının Nazi rejimiyle olan işbirliğini ortaya çıkarıyorsunuz. Bu işbirliği ne zaman başladı ve İkinci Dünya Savaşı patlak vermeden önce gerçekten sona erdi mi?

İşbirliğinin kökenleri aslında 1931’de Universal Pictures ve Alman hükümeti arasındaki bir anlaşmaya dayanıyor: Universal, Alman hükümetinin sadece Almanya’da değil, tüm dünya için de All Quiet On The Western Front (Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok – 1930) filminde kimi “değişiklikler” dikte etmesine izin verdi. Buna karşılık, Universal’a Almanya’da iş yapmaya devam etmesine izin verildi. Bu anlaşma, 1933’te Hitler iktidara gelince ve Los Angeles’a Georg Gyssling adında yeni bir Nazi Alman Konsolosu atayınca kesinleştirildi. Gyssling, 1933-1940 yılları arasında stüdyolardan yaklaşık 20 Hollywood filminde düzenleme yapılmasını talep etti ve taleplerine uymadıkları takdirde stüdyoların Almanya’daki işini kesmekle tehdit etti. Sonuç olarak, Hollywood stüdyoları bu dönemde herhangi bir filmde Nazilerden veya Yahudilerden neredeyse hiç bahsetmedi.

Nazi Almanyası Los Angeles Konsolosu Georg Gyssling, Hitler rejiminin Hollywood’tan taleplerine aracılık etti.

Anlaşma aslında İkinci Dünya Savaşı’nın ilk yılına kadar sürdü: Hollywood 1940’ların sonuna kadar Almanya’ya film satmaya devam etti. Ancak MGM, Paramount ve Twentieth Century-Fox, en önemlisi The Mortal Storm (1940) olan birkaç Nazi karşıtı film yapınca misilleme olarak Alman pazarından yasaklandı.

Universal’in Nazi öncesi Almanya hükümetine “değişiklik” izni verdiği All Quiet On The Western Front filmin fragmanı

– Sizce Hollywood stüdyolarının Alman pazarına film satmaktan başka amaçları var mıydı? O dönem Hollywood stüdyo sahiplerinin çoğunun Yahudi olmasına rağmen Yahudi karşıtı bir rejimle işbirliği yapmalarını nasıl açıklıyorsunuz?

Stüdyo sahipleri bunu bir “iş meselesi” olarak gördüler. Nazi Almanyasıyla olan ilişkilerini sürdürmek için tek motivasyonları buydu. Stüdyo sahiplerinden biri hariç hepsi Yahudi’ydi ve evet Anti-Semitik bir rejimle iş yaptılar. Fakat bu, Yahudiler hakkında bir bütün olarak hiçbir şey ima etmez. Kitabım bireylerin eylemleri hakkında. Nazilerle işbirliği yapan 6 veya 7 stüdyo sahibi, iş amaçları için kendi değerlerini kesinlikle tehlikeye attılar.

Fakat o zamanlar Hollywood’daki birçok Yahudi de Nazi rejiminin dehşeti hakkında açık sözlü idi. Herman Mankiewicz 1933’te ilk Nazi karşıtı senaryoyu yazdı, ancak MGM Başkanı Louis B. Mayer tarafından reddedildi. Ben Hecht, Nazi Almanyası’nın yaptıklarını herkesten daha yüksek sesle kınayan bir senaristti. Kitabımın 6. bölümünde kendisinden söz ediyorum. Hollywood Anti-Nazi Birliği üyeleri arasında çok sayıda Yahudi vardı. Ama hangi filmlerin yapılacağına ve hangilerinin yapılmayacağına karar veren yöneticilerdi ve bu yöneticiler sinema perdesinde Nazilere saldırmamaya karar verdiler.

“Hollywood star sistemi”nin mucidi sayılan, Oscar Akademisi’nin kurucularından ve dönemin Metro-Goldwyn-Mayer Başkanı Louis B. Mayer (1884-1957), Herman Mankiewicz’in Nazi karşıtı senaryosunu çekmeyi reddetti

– Hollywood stüdyoları Alman pazarında kalabilmek için filmlerin “gözden geçirilmiş özel versiyon”larına izin verdiler diyebilir miyiz? Bulgularınıza göre Hollywood stüdyolarının Nazi rejimiyle başka ne tür işbirlikleri vardı? Örneğin, ortak yapımlar oldu mu?

Aslında “özel versiyon” demek tam olarak doğru değil. Alman pazarı için filmler değiştirildi, ancak bu konuda olağan dışı bir şey yok. Çünkü filmler farklı ülkelerde farklı biçimlerde her zaman sansürlenir. Kitapta söylediğim şey, Nazilerin sadece Almanya’da değil, Amerika Birleşik Devletleri de dahil olmak üzere tüm dünyada bazı filmlerde değişiklikler yaptırabildikleri. Sonuç olarak, Naziler ve Yahudiler sinema perdesinden “kaybettirilebildi”.

Bu dönemde ortak yapımlara dair kanıt bulamadım. Ancak haber bülteni (newsreel) işinde önemli bir ikincil düzeyde işbirliği meydana geldi. Hem Fox hem de Paramount Almanya’da Nazi mitinglerinin görüntülerini gösteren haber bültenleri yaptılar ve bu görüntüler Almanya’da gösterildiğinde Nazi yanlısı bir tonu benimsediler. ABD’de gösterildiğinde ise elbette, ton oldukça farklıydı.

– Araştırmanız için yüzlerce film izlediniz, sansürlenmiş filmler Nazi rejiminin propaganda çabasını nasıl destekledi?

Evet, 1933’ten 1940’a dek Almanya’da gösterilen 250 Hollywood filminin tümünü ve sansürlenen yaklaşık 100 filmi izledim. Bulduğum şey, az sayıda Hollywood filminin Üçüncü Reich bağlamında gösterildiğinde Nazi propagandası olarak sunulduğu ve alındığıydı.

En iyi örnek Gabriel Over the White House (1933): bir Amerikan Başkanı’nın Kongreyi dağıtıp bir diktatöre dönüşerek tüm dünyanın sorunlarını çözdüğünü gösteren bir film. Bu film Almanya’da gösterildiğinde, Nazi eleştirmenler filmi “örnek bir propaganda sanat eseri” olarak nitelendirdiler. Çünkü film bir Amerikan Başkanı’nın demokrasiyi sona erdirmesi ve esasen Hitler’in yaptıklarını yapmasının iyi bir şey olacağını gösteriyordu. MGM’nin Almanya Şubesi filmi tam olarak şu şekilde pazarladı: “Film olağanüstü övgü ile karşılandı… Bu konuların gerçeğe daha yakın olduğu Almanya’da, filmin daha da olumlu bir kabul göreceğinden eminiz”.

Gabriel Over the White House (1933) filminde ABD Başkanı’nın Kongre’yi dağıtıp diktatörlüğünü ilan ettiği sahne