Nijerya’da reklamcılık kariyerinin ardından yönetmenlik ve eğitimciliğe yönelen Tolulope Ajayi ile canlı video söyleşide Nollywood’u konuştuk.

Tolulope Ajayi Kimdir?
Yönetmen, Film ve TV Yapımcısı, Reklamcı, Danışman, Eğitimci.  16 yaşında gazetelerde karikatürist olarak çalışmaya başladı. 20 yıllık bir reklamcılık kariyerinden sonra Encounter filmiyle uluslararası planda çok sayıda ödül aldı.
Pan Afrika Üniversitesi Medya ve İletişim Fakültesi’nde “Yaratıcılık ve TV Prodüksiyonu” dersleri verdi. Halen çeşitli film projelerinde yaratıcı danışmanlık yapan Ajayi,  “Access Bank Accelerate Master” için de uzmanlık dersleri veriyor.

Nijerya sineması diğer bir adıyla Nollywood, Hollywood’tan sonra dünyanın ikinci büyük film endüstrisi. Bu bilgiden sonra, dünya sineması içinde bu kadar geniş bir paya sahip olan Nollywood’un Afrika kıtasının sancağını taşıdığı, kıtaya öncülük ettiği çıkarımını yapıyorum. Hollywood’un hedef kitlesinin Amerika ve Avrupa kıtası, Bollywood’un hedef kitlesinin Asya kıtası olduğu düşünüldüğünde; Nollywood’un da misyonunun bir Afrika kıtası rüyası yaratmak olduğu düşüncesine kapılıyorum.

Ancak, Ajayi beni yanlışımdan döndürüyor. Çok sayıda etnik kökenin bir arada yaşadığı Nijerya’nın en önemli sorunun bütün halka hitap edecek filmler yapmak olduğunu öğreniyorum. Diğer bir deyişle, Nollywood hayatta kalma mücadelesi veriyor. Afrika kıtasının hikayesini anlatmak bir yana dursun, kendi halkının hikayesini tek yürekten dillendirebilmek sorunu ile hala başa çıkmaya çalışıyor.

Endüstri anlamında Nollywood, sömürge sonrası dönemde başlamış; hatta bu süreçte medyanın televizyon ayağında devlet televizyonu NTA ve BBC iş birliği ile çok başarılı medya uzmanları yetiştirilmiş. Bu uzmanlar senaryodan reklamcılığa her türlü alanda eğitilmiş, hatta 1980’lerde bu bilgileri sayesinde yok olmaya yüz tutan sektöre can suyu vermişler.

80’lere kadar oluşan sinema kültürünü, çok çeşitli film türlerini, renkli tartışma ortamını minnetle anıyor Ajayi. “1980’lerde yaşanan ekonomik kriz nedeniyle film yapma süreci durdu,film yapımı için gereken para karşılanamaz hale gelindi” diye ekliyor.

Bu durgunluk dönemine VHS kaset ithal eden tüccarlar son veriyor. Farklı konularda çoğunlukla senaryosuz ve birbirinden kopuk hikayeler anlatan kasetler çıkarmaya ve onları satmaya başlıyorlar. Bu kasetlerine, ‘video film’ deniyor. Nollywood tarihinde çok önemli bir dönüm noktası bu. Daha sonra eğitilmiş televizyonculardan biri bir senaryo yazıp tüccarlara veriyor ve böylece gerçek anlamda ilk Nijerya video filmi ortaya çıkmış oluyor: 1992 yapımı Living in Bondage.

90’lar ve 2000’ler Nollywood’un en parlak zamanları olarak anılsa da, Ajayi, bir akademisyen gözüyle şimdinin Nollywood’unu iki yönden 1990-2000 arası dönemden daha üstün tutuyor: Birincisi, Afrika kıtasını aşan filmler yapılması, ikincisi ise sektördeki erkek egemenliğin kırılmış olması.

Ajayi, kendi çocukluğuna da dönerek, şunları söylüyor : “90’lardan 2000’lere dek daha fazla erkek egemen bir alandı. Şimdi egemen olan, sözü geçen kadınların çok fazla ve güçlü bir adanmışlığı var ve yetenek seviyeleri de oldukça yüksek. Yapımcı kadınların ya daha önceden bu sektör haricinde servetleri var ve kendilerini film yapmaya adıyorlar ya da bu işi ve oyunun nasıl oynandığını bilen, sektörden gelen kadınlar”.

Artık sektördeki kadın sayısının fazlalığı, Nollywood’u kadın egemen sektör olarak adlandırma boyutuna varmış olsa da kadınların yaratıcılıklarının önünde çok büyük bir engel daha duruyor: “Çok çeşitli etnik kökenlerden oluşan halk”. Halkı birleştiren filmler yapmak adına çok basit hikayeler tercih ediliyor. Tolulope Ajayi, buna “günlük hayatın zorlukları”, “insanların tek bir türe bağlanıp kalmaları, tür muhafazakarlıkları” gibi sebepler gösteriyor. Sanat ve kültür filmleri çok üst ve ayrı bir seviyede tutuluyor. ‘Popüler film yapımcıları sanat filmi yapmayı denedi ama olmadı.’ diyor Ajayi.

Nollywood’un serüveniyle ilgili söyleşimiz, sektörün en büyük problemi olan telif hakları ve korsan film sorununa varıyor ister istemez. Hükümetin bu konuya el atması ve yaptırımlar uygulaması gerekiyor. Sektör hükümet ile iş birliğini asla reddetmeyecek durumda, zira Nollywood’un korsan dosyası oldukça kabarık. Dünya ikincisi olan bu sektörün dahi telif hakları karnesinin zayıf olması, film yapımcılarının ve emekçilerinin haklarını dahi savunamaması ümidimi kırsa da Nollywood sinemasının bu sorununa karşı emektar sinemacıların sessiz kalmaması bize olumlu sonuçlar vaad ediyor.

Yarım saatlik canlı söyleşimizin tamamını şuradan izleyebilirsiniz: