Paul Thomas Anderson günümüzün en başarılı yönetmenlerinden biri. Henüz 27 yaşında çektiği, “Boogie Nights” ile büyük çıkış yapan Anderson’ın, bu filmden iki yıl sonra çektiği “Magnolia” da, tıpkı “Boogie Nights” gibi o dönemin en özgün filmlerinden biridir. Hem senaryo yazarlığı hem de kurgu konusunda 29 yaşında da usta olunabileceğini göstermiştir Anderson.
Magnolia filmi tesadüfler, günahlar, pişmanlıklar ve insanın arayıp da bir türlü bulamadıklarıyla ilgili. Oldukça uzun bir film yaklaşık üç saat sürüyor, belki de yeteri kadar ilgi görememesinin sebebi budur.
“Yaşam denilen bu büyük oyunda önemli olan ümit edilen ve hak edilen değil elde edilendir.”
6 farklı insanın tek hikayesini anlatıyor aslında film. Filmde karakterlerin hepsi birbirlerine görünmez iplerle bağlı. Hayata karşı geliştirdiğimiz ve o çok güvendiğimiz savunma mekanizmamızın aslında ne kadar zayıf olduğunu anlatıyor.
İçinde bir çok duyguyu harmanlayan filmde hayat;”çok kısa değil, çok uzun” şeklinde özetleniyor. Yığınla olay, şahit olmasak da yaşandığını bildiğimiz yada biz bilmesek bile yaşanmaya devam eden hikayeler, insanın vicdanıyla muhakeme yapmasına yol açıyor. Düşünmeden yapılan hatalar, geri dönmesi imkansız pişmanlıklar, silinmeyen acılar.. Adeta bir kısır döngü gibi. Bu karakterlerin hepsinin bir günde değişen ya da o yapay değişim yüzünden asla değişmeyecekmiş gibi görünen hayatları, ne ifade etmektedir? Yaşanan tesadüfler gerçekten bir tesadüf mü? Her şeyin bir sebebi var mı? Anlatması zor bir film Magnolia.
Hayat bir tesadüfler silsilesi imiş, âlâ !
Fakat tesadüfün de kendine göre bir mantığı olmalı değil mi ya?
(İçimizdeki Şeytan/Sabahattin Ali)
Film, farklı hikayeleri barındırması sebebiyle bir manolyanın yaprakları gibidir: uzaklaştıkça ayrılsalar da, yaklaştıklarında hepsinin ortak bir paydası vardır. özellikle ilk ve son sahne oldukça etkileyicidir ki, filmi unutsanız dahi o sahneleri bir türlü unutamazsınız.Karakterler başta çok kopuk gözükse de filmin sonuna kadar birçok noktada hayatları birbirine dokunuyor.
“Verebilecek sevgim var; sadece bunu kime vereceğimi bilmiyorum.”
Film boyunca ilginç bir bir 8:2 konsepti bulunuyor. Birbirinden bağımsız gibi görünen noktalarda bu sayı gizlenmiş durumda. En başta asılan adamın üzerinde, hava tahmininde, ödül yemeğinin saatinde uçağın numarasında.. Ve Magnolia kelimesinde de toplam 8 harf ile 2 a harfi bulunuyor; bu da filmin 8:2 temasıyla örtüşen bir katman. Bu göndermelerden çok daha fazlasının filmde yer almasının nedeni peki?
Bunu anlamaya çalışırken filmin yine çok ilginç olan kurbağa yağmuru sahnesine geliriz. İncil’den yola çıkıldığında, film boyunca 8:2 ye yapılan göndermeye işaret ettiğini görürüz. İnanışa göre Tanrı, günahkar olan firavunun halkını kurbağa yağmuruyla cezalandırır. Peki firavunun günahları yüzünden halkın cezalandırılması adil midir? Hristiyan inanışına göre İsa’nın çektiği acılar da insanların günahlarının bedelidir. Esasen filmde de aynı tema işlenir. Babaların günahlarının bedellerini çocukların ödemesi alt metnine gönderme yapılıyor diyebiliriz.
Peki filmin ismi neden manolya? Manolya, hem çok hassas hem de gösterişli bir çiçek.. Filmde manolya çiçeğin resmini her odada görüyoruz. Manolya, tüm karakterlerin birbirine bağlı olduğunu sembolize ediyor. Sadece tek bir gün açan manolya, filmde de tek bir günü imgeliyor. Ayrıca manolya ağacı hakkında araştırma yapıldığında ağacın kabuğunun kanseri iyileştirdiği yönünde bir efsane olduğu öğreniliyor. Film bitmeye yakın trafik ışıklarında kesişen birkaç karakterin hayatı, manolya caddesinde geçiyor.
“Bizim geçmişle işimiz bitmiştir ama geçmişin bizimle işi bitmemiştir.”
Sorun yumağı haline gelmiş hayatlar,çıkış yolu arayan insanlar.Pişmanlıklar,sevilenler, nefret edilenler derken bir hayat koşturması…
Magnolia, beni çokça üzdü, içimde bir şeyleri acıttı, toparladı, gülümsetti..
Aynaya bakmak isteyenlere özel film, karakterlerden en az birinde kendinizi bulacaksınız..