Öncelikle besteci ve Mario Di Leonardo’nun bağımsız filmi Loners (Leonardo ile daha önce yaptığımız söyleşi için) ile birlikte oyunculuk ve yapımcılığa da yönelen Loek Mulders ile özel bir video söyleşi gerçekleştirdik. Bir bağımsız filmde oyunculuk nasıl oluyor, filme yönelik beste yapmanın özellikleri ve yapımcılık üzerine hacimli söyleşinin videosunu izleyebilirsiniz. Videonun hemen altında söyleşinin Türkçe dökümünü ve Loek Mulders’in Loners için bestelediği bir müziği dinleyebilirsiniz.

 

 

Selam Loek! Ben SineBlog.org’dan Yağmur Ekim Yılmaz. Beni kabul ettiğin için teşekkürler.

Merhaba, benimle röportaj yaptığınız için ben teşekkür ederim.

– Loners, senin ilk uzun metraj film oyunculuk ve yapımcılık deneyimin. Bu sana nasıl hissettirdi? Tamamen yeni bir deneyime ayak uydurmak zor muydu?

Evet, Loners yapımıyla gerçekten uğraştığım ilk film, eğlenceli bir deneyimdi, gerçekten. Özellikle Mario Di Leonardo sayesinde. Sürekli işi hafif tutmaya ve işi yaparken aynı zamanda eğlenmeye çalıştı. Bu hepimiz için çok önemliydi ve bize çok yardımcı oldu. Bilirsin, stres seviyelerini çok yükseltme, her şey tamam olsun. Tabi ki bazı zorluklar oldu, çünkü bir işi ilk defa yaptığında daha önce hiç aklına gelmeyen problemlerle karşılaşıyorsun. Bu bize, bir sürü farklı ve yeni şeyler öğreten çok yeni bir deneyimdi.

– Loners’taki Sean karakterini bize tanıtabilir misin? Rol için nasıl hazırlandın?

Sean,  geçmiş yıllarında olup biten bir sürü şey yüzünden büyük bir öfkesi olan, zor bir insan. Bu rollere hazırlanmak için denediğimiz yöntem oyunculuk üzerine uzmanlardan ders almamız oldu. Uzmanlardan biri Dustin Hoffman’dı, ki kendisini tanımak çok ilginç, eğlenceli ve güzeldi. Bunun dışında, oynamaya çalıştığımız şeyleri ilişkilendirmeyi denedik. Kızgın birini oynamak istiyorsan gerçek hayatta kızacağın bir anı düşünmen çok yardımcı oluyor, yani bütün bunlar bir şeyi oynamaya çalışmaktan daha doğal hissettiriyor.

— “İndie”(bağımsız film) sizin için ne ifade ediyor? Sizin için “indie” nedir: hikaye anlatma tutkusu, ödüller, tanınma veya başka bir şey?

Bence Indie bağımsızlıktan geliyor ve elbette bağımsız olmak, yatırımcıların olduğu ve bunun dışında bir şeyler yapmak isteyen her türlü insanın olduğu büyük bir projeden çok farklı. Ben indie’yi çok seviyorum, filmde, müzikte, video oyunlarında ve her yerde.  Çünkü yapımcılarla büyük projeler demek değil. Böyle şeyler kötü. Çünkü diğer elemanlar da tıpkı yapımcılar gibi kendi işlerini, filmlerini yapabilirler. Bağımsız olduğunda her anlamda kendini gerçekten kendinin patronuymuş gibi hissediyorsun. Takdirleri veya ödülleri almak veya tanınmak, bunlar bizim birinci önceliğimiz değildi. Bence her zaman eğlenmek ve yapmak istediğin yaratıcı projeleri gerçekleştirmek birinci önceliğin olmalı. Aksi halde bu iş de diğer meslekler gibi hissettirir. Bir filmden para kazanmak kolay da olmayacak. Para kazanmak istiyorsan bir fabrikada çalışmaya başlayabilirsin veya başka alanlarda şansını denemen gerekir.

– Loners için çok çarpıcı tema müzikleri yaptın. Daha önce video oyunları için bestelediğini düşünüyorum. Bir film için beste yapmak bir video oyunu için beste yapmaktan ne kadar farklıydı? Sence bestelemek baştan sona bütün filmin verdiği hisse göre mi yapılır yoksa sahne sahne mi?

Oh, iltifatınız için teşekkür ederim. Evet, müzik ve video oyunları ve filmler birbirinden farklı ama bazı örtüşmeler ve farklılıklar var. Biz her karakter için temalar yaptık, ki bunun çok fazla yapılan bir şey olduğunu düşünüyorum, bu yüzden Frankie karakterinin kendi şarkısı var. Örneğin Sean’ın kendi müziği var ve bu müziğin yavaş versiyon gibi değişik varyasyonları oluşturulabilir. Video oyunları müziğinde ayrıca göstermen gereken birçok hüner var. Filmde diyelim oyuncu bir sekansta beş dakika kalmak istedi, müzik iki dakika sonra durmamalı veya bir patlama sekansında müzik kesinlikle değişmeli, müzik farklı katmanlardan oluşmalı, her birinin zirve noktasında diğer katman devreye girmeli. Sahnede neye ulaşmaya çalışılıyorsa o noktada tansiyon daha da yükselmeli.  Yani bu biraz farklı olabilir ama her zaman başa dönmek gibi diyebiliriz. Hangi tür müzik bunu daha iyi yapacaksa o olmalı. Ben birebir müzik yapmayı denedim ama bir araya geldiklerinde bir uyum oluşturuyorlardı.

Bu sahnede müzik kullanılacak mı kullanılmayacak mı şeklinde karar vermek için sahne sahne gittik. Bir kısım müzik önceden yazıldı, bir kısmı sonradan yazıldı. Bazı sahneleri gördüğümde, ‘Tamam bizim bu sahnede şu hisse ihtiyacımız var, müziğinin de bu hissi desteklemesi gerekir’ dedim. Video ile müziği birleştirmek, en önemli işlerden biriydi. İkisi de birbirini desteklemeliydi ve filmi daha güçlü hale getirmeliydi. Müziği, birtakım görüntülerle veya videoyla birleştirmek istediğinde her ikisinin birbirini desteklemesi ve işin tamamını daha iyi hale getirmesi önceliğinin olması iyi bir şeydir. Ki birleştirdikten sonra, mesele ayrı bir video veya ayrı bir müzik olmaktan çıkıyor. Ortada tek bir bütün olmalı.

 

 

– Loners’ta istediğin her şeyi yapabildin mi?

Evet, istediğim her şeyi ve hatta çok daha fazlasını yaptım. Çünkü hayatında ilk defa film yapmaya giriştiğinde çok fazla şey öğreniyorsun. Şimdi geriye bakınca “daha farklı yapacağım bir sürü şey olurdu” diye düşünüyorum. Şimdi bir film deneyimim olduğu için bunu söylüyorum. Evet, pişeceksin ve çok şey öğreneceksin ve belki şimdi bile bir şeyleri değiştirmek isteyeceksin. Ama bu neyse odur demek değil. İlk projeni yaptın ve bundan sonraki daha iyi olacak, bu işler böyle.

– Bağımsız film yapmak, çokça fedakarlık ve dostluk mu demek? Diğer aktör veya aktrislerle ve yönetmen Mario Di Leonardo ile zor zamanlarınız oldu mu? Nasıl üstesinden geldiniz?

Özellikle boş zamanından feragat ediyorsun. Ben gün boyu normal bir işte çalışıyorum. Akşamları ve hafta sonları bir projeye eğilebiliyorum. Başlamadan önce etraflıca düşünmen gerekiyor. Projeyi bitirmek için boş zamanından feragat edebilir misin? Biz yaptık ve oldu. Ben yaptım, çünkü Mario Di Leonardo’nun bu projeyi bitireceğini çok iyi biliyordum.‘Bir şeyi yapacağım’ dediğinde yapar. Onu daha önceden tanıyordum. Onun beni yarı yolda bırakacağına dair en ufak bir şüphem yoktu. Tabi bu, projeye dahil olmamı kolaylaştırdı.

Aktörler ile bazı zorluklarla karşılaştık tabi ki. Biri çekim gününde, sürekli belli bazı sahneleri oynuyordu ve kendinden şüphe ediyordu. Biz onunla konuştuk, konuştuk, bu şüphelerini sonlandırdık ama hala kendinden şüphe ediyordu. Ve en sonunda kendinden en çok şüphe eden kişi bütün filmdeki en iyi işlerden birini çıkardı, çok eğlenceliydi.

– Bir yapımcı olarak, bir bağımsız film yapmanın en zor kısmı neydi? Ekipman problemleri, çekim, doğru aktörü veya aktrisi bulma ve benzeri?

En zor kısım… Bunun hakkında çok fazla konuşamam çünkü yapımcı aslında Mario Di Leonardo’ydu ve bütün yük onun omuzlarındaydı. Bu onun filmiydi. Ben elimden gelen her konuda yardımcı oldum, belli bir anlamda yapımcılık da dahil. Onun yerine düşünmeye çalışırsam en zor kısım her şeyi bir arada tutmaktı.  İnsanlara para ödeyebilmek değildi çünkü bu işi sevdikleri için yapmak istemişlerdi. Buna rağmen bir şeyleri yapacağını söyleyen birçok kişi yapmadı, bu durumlarda herkesin motivasyonunu yüksek tutabilmek onun için işin en zor kısmıydı. Benim için zor kısım ekipmanlarla ilgili küçük hatalardı. Filmin sonundan sonraki müziği düzeltmek zorunda kaldık. Bunların hepsini açıkça bilseydik biraz daha farklı yapardık. Birçok şeyi daha sonradan düzeltmek zorunda kalmazdık. Çünkü her zaman problemleri daha sonradan düzeltmek, onlardan kaçınmaktan daha zordur. Ve evet yapabildiğimiz buydu, elimizden geldiği kadar bir şeyleri düzeltmeye çalıştık ancak bunu yapmadan önce bir deneyimimiz olsaydı çok büyük bir zaman kazanacaktık. Fakat bu sadece başka bir film yaparsak bütün bunların daha kolay ve daha iyi olacağı anlamına geliyor.

Uzun metraj bir film için oyunculuk, yapımcılık ve beste; bütün bunları tekrar yapacak mısın?

Muhtemelen oyunculuk kısmını tekrar yapmayacağım. Tabi ‘Asla asla deme’ demeyin. Ancak bu Mario’nun düşündüğü bir şeydi. Yaptığımda mutlu olacaktı, çok eğlenceli bir deneyimdi ve iyiydi. Ancak her zaman benim her şeyim müzik oldu. Müzik yapmaya odaklanmak ve en iyi şekilde yapmak, muhtemelen yapabildiğim en iyi şey. ‘Herhangi bir konsept için müzik yapmak ister miyim?’ diye sorulursa çok büyük ihtimalle cevabım “evet” olacaktır.

Bana zaman ayırdığın için teşekkür ederim. Sineblog.org’dan selamlar.