Buster Keaton, sinema tarihinin gelmiş geçmiş en büyük komedyenlerinden biridir. Keaton, henüz üç yaşında iken ailesinin vodvil kumpanyasında oyunculuğa başlamıştır.1917 yılında ise ailesinin yanından ayrılıp Hollywood’a gittiğinde dönemin en ünlü komedyenlerinden biri olan Arbuckle ile tanışmıştır. Keaton, 1920’lerde hem yazdığı hem yönettiği hem de oynadığı The Navigator (1924), Sherlock Jr. (1924), The General (1926), The Cameraman (1928) gibi filmlerle sinemada adeta kendine özgü bir dünya yaratmıştır.
Çağının çok ilerisinde olan sineması bazı isimlerce yeterince iyi bulunmamıştır ve 1930’larda stüdyo yöneticileri Keaton’ın filmlerini kendi yazıp yönetmesine izin tanımamıştır.
Yıllar içinde sessiz filmlerin giderek azalan ününün etkisiyle bir buhran dönemi içerisine giren yönetmen, içinde bulunduğu durumdan kimi zaman yönetmen yardımcılığı yaparak, kimi zamansa kıyıda köşede küçük rollerde oynayarak çıkmaya çalışmıştır. 1947’de Medrano sirki ile birlikte yeniden ismini duyurmaya başlamıştır.
Aradan seneler geçtikten sonra, evinde bulunan filmlerinin etkisiyle Oscar ödülüne layık görülmüştür. 1966 yılında, kanserden dünyaya gözlerini yuman usta yönetmen, ölmeden önce, sürekli kıyaslandığı Charlie Chaplin ile Limelight filminde yer almıştır.
Wes Anderson, Sofia Coppola gibi isimlerin esin kaynağı olmuş olan Keaton; sinema tarihinin unutulmaması gereken isimlerinden biri. Ve aradan 100 yıl geçmesine rağmen, kendi döneminde yaptıklarının etkilerini hala görüyoruz.
Görünüşte duygusallıktan uzak, sert surat ifadesi ile kendi sözüyle “gülmeden güldürmüştür.”
Buster Keaton’un 3 kısa filmini sunuyoruz:
The Scarecrow
Buster Keaton, 1920’de yazıp yönetip oynadığı sessiz filmi “The Scarecrow” ile, yönetmen ve oyunculuktaki başarısını mekan tasarımlarında da göstermiştir. Film, inanılmaz kurulmuş bir ev dekorunda geçen meşhur yemek sahnesi ile zihinlere kazınmıştır. Bu evde yemek bir pikabın üstünde pişer, diğer yemek malzemeler ise iplerle tavana asılmıştır. Hikaye, bu evi paylaşan iki arkadaşın aynı kıza aşık olmasıyla devam eder. Keaton’ın peşindekilerden kaçarken korkuluk kılığına girip gizlendiği bölüm ise yönetmenin filmografisinin en meşhur kısımlarındandır.
Neighbours
Film fakir bir mahalledeki yan yana evlerde yaşayan birbirine aşık iki gencin başından geçenleri anlatır. Birbirlerine duvardaki delikten mektuplar yollayan ve ailelerinin karşı çıkması nedeniyle bir araya gelemeyen aşıklar komşuları sayesinde yakalanır. Mutlu sona kavuşmak için sürekli önlerine çıkan engelleri aşmak zorunda kalan çiftin hikayesi bir komedi şeklinde sunulmuştur.
Convict 13
Keaton’ın golf oynarken kendini bir anda hapishanede bulan gencin, suçsuz olduğunu kanıtlamaya çalışması üzerine bir filmi.