Yiga Sadat, Ugandalı sinemacı, Modern Movies Production’da Yazar ve Yönetmen. Yeni nesil onu büyük başarı elde eden “Akabbinkano” isimli TV dizisiyle birlikte “en iyi genç yazar ve yönetmen” olarak tanımlıyor. 09 Ekim 1997’de doğdu. Uganda’daki en iyi lise filmi The Hot Spot projesi ile tanındı. Diğer filmlerinden bazıları şunlar: The Imposter, Salabwa, The Innocent San, My Will, The Last Resort Akapapula. Yiga Sadat, Uganda Film Endüstrisi “Ugawood” dosyamızın ilk konuk yazarı oldu.
Politik-doğrucu olmamama ve Uganda’nın gerçeğini olduğu gibi yazmama izin verin. Üzgünüm, beklediğiniz gibi olmayabilir ama size gerçekleri yazmazsam kendime yalan söylemiş olurum.
Evet, Ugawood’un ürettiği “Who Killed Captain Alex”, “Balla Balla Ssese”, “Konny Order from Above”, “Freedom”, “The Girl in the Yellow Jumper”, “Boda Boda Thieves”, “Kafaco” ve “Among Others” gibi ülke sınırlarını aşmış filmler var. Aynı zamanda Tanzanya, Kenya, Nijerya ve hatta Güney Afrika ile de rekabet edebilecek potansiyelimiz var. Ama hala kendi kimliğimizi harekete geçirmeye ve elde etmeye çalışıyoruz. Rakip sinema endüstrilerinden birisi Kenya ve onların Film Komisyonları var. Bu, endüstrinin yapısı için bir temel oluşturuyor. Ancak burada, Uganda’da bizim böyle bir yapılanmamız yok. Esas olarak hala gayri resmi bir sektörüz. Söylenecek doğru şey şu ki, Uganda’da bir film endüstrisi oluşturmaya çalışıyoruz.
Yiga Sadat’ın yönettiği Ugawood’un “en iyi lise filmi” olarak kabul edilen “The Hot Spot”un fragmanı
Uganda’da Film Komisyonu eksikliği, her biri farklı gündemlere sahip olan ve boşuna çaba gösteren birçok örgütlenme doğurdu: Uganda Film Konseyi, Uganda Film Festivali, Pearl Wood. Uganda’da çalışan bir başka kuruluş da, Uganda hükümetinin telif hakkı yasasıyla ilgili yaptırımlarının mümkün kılınmasını sağlamaya çalışan ama hala başaramayan C.M.O (Uganda Filmleri Federasyonu). Daha çok çabalamak için desteğe ve finansmana ihtiyaç duyan kolektif bir topluluklar sadece.
Bu durum sektörle ilgili her şeyi zorlaştırıyor. Oyuncu veya hatta yapımcı örgütlerimiz bile yok. Saydığım şartları dikkate aldığınızda, Ugawood’u başka sektörlerle karşılaştırmanın neden hala zor olduğunu anlayabilirsiniz.
Ugandalı sinemacıların çoğu filmlerini kendi kendilerine yaparlar (Tutkuyla kendin yap!). Bir gün uyanıyorsunuz, tutkunuz ve yeteneğiniz sizi oraya sürüklüyor. Ve sektördeki rol modelleri de böyle yaptığından, filmleri kendi yollarıyla çektiklerinden, sizi de deneyerek öğrenmeye teşvik ediyorlar. O nedenle film çekmeyi hiçbir yeterliliğimiz olmadan, en zor yoldan öğreniyoruz. Ve bu fazlasıyla büyük bir yetenek oluyor.
Hükümet örgütlenmemizden çok korkuyor. Sektörün içinde olanlar arasındaki anlaşmazlıkları körükleyerek böl-yönet politikası izliyor. Endüstrinin, üyelerini zenginleştirebileceğinden çekiniyor ama esas olarak kendi taraftarı olmayan zengin insanlardan korkuyor. Çok fazla siyasi olmak istemiyorum, burada konuyu kapatıyorum.
Kimi Ugandalı sinemacıların Batı kültürlerine, yaşam biçimlerine özenmesi; Batılı tarz film yapma yöntemlerine yönelmeleri “kendi kendine yapma ruhu”nu tehlikeye atıyor. Bu da hikayelerimizin özgünlüğünü öldürüyor. Avrupa normlarının ve kültürlerinin içerdiği filmlerin daha kolay pazarlanabilir ve dünyada daha kolay kabul edilebilir olduğunu düşünüyorlar. O yüzdendir ki dünyanın bilmesi gerektiğine inandığım gerçek Ugandalı ve Afrikalı filmler yapmaya odaklanamıyoruz.
Yiga Sadat’ın yönetmeni olduğu The Imposter filminin fragmanı
Korsanlık, telif hakkı yasalarının uygulanmasında başarısızlığa yol açıyor. Çünkü korsan, dürüst dağıtımcıların haklarını yiyor ve piyasayı çökertiyor. Dağıtımcılar ise yoksullaşıyor, ülke çapında filmlerini dağıtamıyorlar. Başka işlere yöneliyorlar. Olası yatırımcılar da sektöre girmekten kaçınıyorlar. Pazar eksikliği, yapımcılarda birbirine düşmanlık ve bölünme yaratıyor. Yeterli sinematik bilgisi olmayan bazı sinemacılar kendi olanaklarıyla ürettikleri filmleri pazarlayabiliyorlar. Ama bunların da gelecek tahayyülleri ve iş planları yok.
Ancak tüm bu zorlukların ortasında, Ugandalılar sıkıntılara çözüm üretmeye ve film yapmaya devam etmeye kararlılar. Mücadele devam ediyor. Film endüstrisinin oluşumu için işbirliğini, örgütlenmeyi ve planlamayı teşvik etmeyi sürdürüyorlar.
Ugawood’da çok yetenekli film yapımcılarımız var. Sinemacılığı öğrenmeye yatırım yaptık ve çok sayıda kabilemizin özgünlüğünü gösteren hikayeler yazmaya, çekmeye devam ettik. Uganda’da 60’tan fazla kabilemiz var. Bazıları dünyanın geri kalanı tarafından bilinmiyor bile. Her bir kabilenin çıkarılmayı bekleyen altın değerinde tarihi hikayeleri ve bir bütün olarak film endüstrisini etkileyebilecek yaşam tarzları var.
Uganda’da korsanla mücadele edersek, örgütler kurarsak, sinemacılarımızı eğitirsek, birleşirsek, dağıtım ağı üzerinde çalışırsak ve profesyonelliğe öncelik verirsek iyi sinemacılara sahip olabiliriz.