Şili yapımı filmimizi Venedik Film Festivali prömiyerinin üstünden 1 yıl geçtikten sonra izledim.Tıpkı Climax gibi dansçılarımız var ve gene tıpkı Climax gibi bu dansçılarımız toplumsal normlardan çok uzak,liberal ve bireyciler. Süperego kavramı yok sayılan dansçılarımız sanırım Sinemayı ve izleyicileri sevindiriyor.Filmde de çok defa vurgulanan sanatçı kesiminin aşırılıkları…Kendim de dansçı olarak şunu söylemek istiyorum, filmdeki dansı -özellikle Reggaeton- biraz daha fazla görmek isterdim. Fakat konumuzun Climax gibi tamamen dans ve dansçı odaklı olmayışından ayrıca tek mekanda geçmemesinden kaynaklanan bir sorunu var.O yüzden filmi bu konuda affediyorum ve bana sunulan kadarını kabul ediyorum.

Filmin içine dalma vaktim geldi.Çoğu kişiye göre belki de Ema’nın amacı Polo’yu geri almak olsa da bana samimi gelmedi.Kısır olan kocasına da defalarca vurguladığı üzere aslında gerçek bir oğul istiyor.Lezbiyen avukatımızın ve çapkın itfaiyecimizin çarpık ve toksik evliliklerinin sonucu olarak ikisini de aldatmayı başarıyor.Aynı zamanda kendi kanından bir oğlu da elde etmiş oluyor.Kendi  kanından birisini istemesinin bu kadar liberal dansçımıza karakter açısından uyumsuz olduğunu düşünsem de sonuçta Şili yapımı bir film değil mi?Annesinin muhafazakar olduğunu belirten Ema’nın İspanyol ve Katolik kültüründen kolayca kaçamadığı görüyoruz.

Ema’nın anne olarak istismarcı olması ki kareograf babamız da öyleydi.Bu denklemin sonucunda ortaya çıkan Polo karakterimizin kediyi buzluğa hapsetmesi ve teyzesinin suratını yakması.Bunun filmde irdelendiğini görmeyi çok isterdim.Ema’yı ve onun Polo’yu almak için yaptığı entrikaları gördük fakat Polo bu istismarlar sonucu mu sosyopat oldu?Yoksa Kolombiyalı olduğu için dansta iyi olduğu kadar sosyopat mıydı?Yoksa sadece oyun mu oynuyordu?Filmin Ema’nın etrafında değil 12 yaşındaki Polo’nun etrafında şekillendiğini kabul etmeliyiz.