“ Olayı nereye çekerseniz çekin ön yargı gerçeği her zaman saklar”
Film, 12 kişinin, 18 yaşındaki toplumun alt kademelerinden gelen ve etnik kökeni itibariyle de alt kültüre her şeyiyle mensup bir gencin suçlu olup olmadığı sonucuna varma çabası çerçevesinde karşımıza çıkıyor. Ancak film içerisinde görüyoruz ki 12 jüri üyesinin sanık hakkında karar vermek üzere girdikleri odada hukuk sistemi, idam cezası ve ırkçılık gibi konuları eleştirirken aynı zamanda adaleti uygulama hakkı tanınmış kişilerin psikolojisi, karakterleri, ön yargıları, mantık ve vicdan ölçüleri ele alınıyor.
Bir gencin hayatının söz konusu olduğu tartışmada karar mercileri ellerindeki bulguları dogmatik zeminde savunup çabucak karara varma tutumundadırlar. Zaten ellerindeki deliller somut bir kanıt olmayıp yalnızca fikir ve ön yargılardan ibarettir. Kimiyse kafası karışık olmasına rağmen konformist harekete bağlı kalır ve bir fark yaratma adına eylemde bulunmaz. Zaten bu kişilerin jüri üyeleri içinde baskın olmayan karakterler olduğu göze çarpmaktadır. Aralarından yalnızca bir kişinin, insan hayatı üzerine tartışmak istemesi ise durumu değiştirecektir. Görülen o ki bu kişi de sanığın suçlu olup olmadığını hali hazırda bilmiyordur. Yalnızca durumun önemini kavrayıp elindeki verileri sorgulamaya almak istemektedir. Bu durum bize karakterin –film içerisinde de geçen- makul şüphe kavramıyla uyumlu hareket ettiğini gözlemletmiştir. Nitekim bahsedilen kişi üzerinden yönetmen Lumet, sembolik anlatıma başvurmuş, kıyafetinin rengi yoluyla 11 jüri üyesinden ayrıldığını fark etmemizi sağlamıştır.
Film süresi boyunca jüri üyelerinin isimlerini yönetmen bize söylemezken seyirci olarak biz, buradaki kişilerin her birinin toplumun bir kesimini yansıttığı düşüncesine erişebiliriz. Sekizinci jüri vicdanlı, sağduyulu, sorgulayan, merhametli bir profil çizerken üçüncü jüri kendi hayatındaki başarısızlığı bu davaya mal edecek yapıya sahip, değişime kapalı bir insan profilindedir. Dördüncü jüri hayatında griye yer vermeyen, mantığın gücünü duyguların üzerinde tutan bir yapıdayken dokuzuncu jüri grubun en yaşlısı, tecrübe ve gözlemleriyle ortaya farklı perspektifler atarak grubu düşünmeye itmiştir.
Yönetmenin kullandığı bir başka sembolik anlatım hava durumu üzerinden değerlendirilebilir. Film başında görüyoruz ki daha oylamaya geçmeden bunaltıcı bir hava bulunmaktadır ve bu durum jüriyi kararında da etkilemektedir. Sanığın durumunu tartıştıkça hava serinleyip yağmura döner. Jüri üyelerinin ön yargılarının başka bir olayla anlatılması odadaki vantilatörün çalıştırılması yönüyle aktarılmıştır. Vantilatörün çalışmadığına karar vermeleri aslında lambaya bağlı olduğu için kullanamadıklarını tesadüfen öğrenmeleri ve ön yargıları sebebiyle uzun süre boyunca sıcaktan bunalmaları seyircinin dikkat etmesi gereken minimal detaylardır. Filmde tek bir siyahi jüri üyesinin olmaması ve yargılanan çocuğun Latin Amerikan olması da bir diğer detaylar sıralamasına girebilir.