Georgia Üniversitesi’nden Seçkin Prof. Dr. Carolina Acosta-Alzuru ile Türk dizilerinin Latin Amerika’daki kültürel zeminini ve ekonomik sürekliliğini ele aldık: “Dizilerde duygularından utanmayan ama kimi fay hatlarını da açık eden bir kültür var”.

Seçkin Prof. Dr. Carolina Acosta-Alzuru Kimdir?

Venezuela asıllıdır. 1982 yılında Georgia Institute of Technology’den Enformasyon ve Bilgisayar Bilimleri lisans derecesi aldı. 1996’da Georgia Üniversitesi’nde Kitle İletişimi yüksek lisansını bitirdi. 1999’da aynı üniversitede Kitle İletişimi alanında doktorasını tamamladı. 2017’den bu yana Georgia Üniversitesi, Grady Gazetecilik ve Kitle İletişimi Fakültesi, Reklamcılık ve Halkla İlişkiler Bölümü’nde “Josiah Meigs Seçkin Profesör” ünvanıyla görev yapıyor.

Acosta-Alzuru eleştirel ve kültürel çalışmalar, uluslararası iletişim ve kadın çalışmaları alanında uzmanlaşmıştır. Venezuela es una Telenovela (Alfa, 2007), La incandescencia de las cosas: Conversaciones con Leonardo Padrón (Alfa, 2013) ve Telenovela Adentro (Alfa, 2015) kitaplarının yazarıdır.

Acosta-Alzuru halkla ilişkiler, grafik iletişim, kültürel çalışmalar, “telenovela”, kültür ve toplum üzerine dersler vermektedir.

‘Telenovela’ dizi formatını ve bunun kültür ve toplumla ilişkisini 20 yılı aşkın süredir araştıran Acosta-Alzuru’nun henüz yayınlanmamış “Engin Akyürek’in Uluslararası Hayranları” konulu ve geniş kapsamlı bir anket çalışması mevcut.

– Sadece Türk dizilerini izleyen birisi olsaydınız Türkiye’yi ve Türk kültürünü nasıl tarif ederdiniz? 

Bu soruyu cevaplamak benim için zor çünkü teorik olarak kültürel çalışmalar şemsiyesi altına koyduğum araştırmam sayesinde Türkiye’yi ve Türk kültürünü Türk dizilerinde gördüklerimin ötesinde anlamaya çalıştım. Bu diziler benim için bilmem ve anlamam gereken bir topluma ve kültüre eklenen yeni bir araştırma konusu açtı.

Ama sorunuzu cevaplamaya çalışacağım: Türk dizileri bize duygularını göstermekten utanmayan bir kültürden bahsediyor. Evrensel duygulardan ama aynı zamanda Türk kültüründeki belirli fay hatlarından da söz ediyorlar: sosyoekonomik sınıflaşma, İstanbul’u oluşturan birçok mahalle ve İstanbul ile diğer Türk şehirleri ve bölgeleri arasındaki farklar gibi.

Türkiye’nin ve Türk kültürünün Türk dizilerinde görünmeyen kısımları olduğunu da belirtmeliyim. Temel olarak siyasetle ilgili her şey dizilerde görünmez kılınıyor.

Türk dizileri, öykü anlatıcılığı ve metaforların gündelik kulanımını içselleştirmiş bir ulus ve kültürü de tanıtıyor.

– Latin Amerikalıların Türk dizilerini sevmelerinin ana nedenleri nelerdir? Türkiye ve Latin Amerika arasında hikaye anlatımında benzerlikler, formatlar, sosyolojik yapı benzerliği (büyük şehirlere göç, banliyöler, daha parlak bir yaşam özlemi vb.) mi? Veya başka faktörler de var mı?

“Telenovela”nın (pembe dizi) doğum yeri olan Latin Amerika, dünyanın diğer yerlerinden gelen melodramları kabul etmeye hazırdı. Ancak Türk dizilerinin başarısı başka hiçbir şeye benzemiyor. Bunun birkaç nedeni var, ancak bunları kısaca özetleyeceğim:

1) Latin Amerika kültürü / kültürleri de duygularını utanmadan gösteriyor.

2) Latin Amerika kültürü (kültürleri) ve Türk kültürünün birçok benzerliği var.

3) Telenovelalar ve diziler “kalp kırıkları”nı konu ediniyor. Latin Amerika kültürü (kültürleri) ile Türk kültürü “kalp kırıklıkları”nı benzer şekilde ele alır.

4) Diziler telenovelalardan daha yüksek ve mükemmel prodüksiyon değerlerine sahip (telenovelaların şimdilerde dizileri yakaladığını söyleyebilirim).

5) Türk TV dizileri bütünleşebileceğimiz hikayeler anlatıyor ama büyük bir farkla: Latin Amerikalılar için yeni ve oldukça muhteşem bir manzara içinde.

– Türkiye’nin Latin Amerika’ya yaptığı dizi ihracatının “geçici bir dalga” olduğunu düşünüyor musunuz? Türkiye’nin biçimsel ve tematik olarak benzer TV dizileri ihracatı ekonomik açıdan süreklilik sağlar mı?

Dalga, onu “geçici” olarak sınıflandıramayacağım kadar uzun sürdü. Ancak Türk dizilerinin Latin Amerika’ya ihracatının uzun süre devam edip edemeyeceğini kimse kestiremiyor. Rol oynayan birçok faktör var ve bunların hepsi Türkiye’nin elinde değil. Türkiye’deki en önemli faktör ülke ekonomisi ve dizi üretimi üzerindeki etkisi olacak. Ama aynı zamanda önemli bir soru da şu: Türk dizi yapımcı ve dağıtımcıları yerli Türk izleyiciler ve uluslararası izleyiciler arasındaki gerilimleri analiz ederken ne kadar iddialılar?

Bazı önemli faktörler ise Latin Amerika ile ilgili. Bunlar arasında: her ülkenin ekonomisi ve “telenovela” üretim kapasitesi arasındaki ilişki önemli. Bir de farklı Latin Amerika ülkelerinin TV program çizelgelerini doldurmada farklı ihtiyaçları olması.

– TV dizisi ihracatı “kültür ihracatı”na ne gibi somut katkılar yapabilir? TV dizilerinin ”kültürlerin kaynaşması“ ve hatta ”kültürel diplomasi”üzerinde de bir etkisi olduğunu düşünüyor musunuz?

Tüm medya temsilleri, doğrudan deneyimleyemediğimiz şeyleri nasıl gördüğümüz ve algıladığımız konusunda bir rol oynamaktadır. Bu anlamda, kültürler arasındaki anlayışa ve hatta bir “yumuşak güç” etkisine katkıda bulunur. İkincisine (yumuşak güç) katkısı ne kadardır? Bu benimkinden tamamen farklı bir araştırma konusu. Fakat çok dikkat gerektiren bir konu.