Hasan Tolga Pulat Kimdir?

1982’de Balıkesir’de doğdu. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sinema Televizyon Bölümü’nden mezun oldu. Halen aynı okulda Film Tasarımı Bölümü’nde yüksek lisansına devam ediyor. Pek çok dizi, reklam ve filmde yardımcı yönetmen olarak çalıştı. Güzel Günler Göreceğiz ilk kurmaca Uzun filmidir.

Yönetmen Filmografisi

Güzel Günler Göreceğiz – 2011
48. Antalya Altın Portakal Film Festivali, Ulusal Uzun Metraj Yarışması, En İyi Film Ödülü. 2011
48. Antalya Altın Portakal Film Festivali, Ulusal Uzun Metraj Yarışması, En İyi Kurgu Ödülü. 2011
48. Antalya Altın Portakal Film Festivali, Ulusal Uzun Metraj Yarışması, En İyi Senaryo Ödülü. 2011
48. Antalya Altın Portakal Film Festivali, Ulusal Uzun Metraj Yarışması, En İyi Yardımcı Kadın Oyuncu Ödülü. 2011
31. İstanbul Film Festivali, Gösterim Seçkisi. 2012
23. Ankara Film Festivali, Ulusal Uzun Film Yarışması, En İyi Kadın Oyuncu Ödülü. 2012
23. Ankara Film Festivali, Ulusal Uzun Film Yarışması, Finalist. 2012
12. İzmir Film Festivali, Bir Okul: 9 Eylül Bölümü, Gösterim. 2012

Kaybedenler – 2007 / Hasan Tolga Pulat, Emre Kavuk, Engin KILIÇTAN, Cenker EKEMEN, Müslim Yazıcı

Yönetmenliğini Yaptığı Belgesel Filmler

Antik Çağda Tarsus ve Felsefe – 2011 / Hasan Tolga Polat, Umut Hacıfevzioğlu

Yönetmenliğini Yaptığı Kısa Filmler

Yıldızlar Sönerken – 2008
1. Rotary Uluslararası Kısa Film Festivali, Kurmaca Dalı, Birincilik Ödülü. 2009
11. Marmara İletişim Kısa Film Yarışması, Kurmaca Dalı, (Oyuncular: Birkan Üzen, Emrecan Şen, Ekim Ekemen) En İyi Oyuncu Ödülü. 2009
6. Pam Kısa Film Festivali, Yarışma Filmi. 2008
3. Bursa İpek Yolu Film Festivali, Yarışma Dışı Kısa Filmler Bölümü, Gösterim. 2008
5. Akbank Kısa Film Festivali, Kurmaca Kategorisi, Finalist. 2008
Anadolu Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması, Gösterim. 2011
2. Koç Üniversitesi Kısa Film Festivali, Finalist. 2009
2. Kristal Klaket Kısa Film Yarışması, Kurmaca Dalı, İkincilik Ödülü. 2008

Gülümse – 2007 …. Kurmaca, 00:06:00
5. Pam Çevre Kısa Film Festivali, Özendirme Ödülü. 2007
14. Altın Koza Film Festivali Öğrenci Filmleri Yarışması, Kurmaca Dalı, Finalist. 2007
2. Bursa İpek Yolu Film Festivali, Ulusal Altın Karagöz Kısa Film Yarışması, Yarışma Filmi. 2007
1. Kristal Klaket Film Festivali. 2007
19. Ankara Film Festivali, Ulusal Kısa Film Yarışması. 2008

Emek Düşmanı – 2006
Hisar Kısa Film Festivali. 2007
Hilâl Tv 1. Kısa Film Yarışması, Mansiyon. 2007

Kağıttan Kayık – 2006
Hisar Kısa Film Festivali. 2007

Yalnızlık – 2006
Hisar Kısa Film Festivali. 2007

Aradığınız Kişiye Ulaşılamıyor – 2005
Hisar Kısa Film Festivali. 2007

Oyuncu Filmografisi

Öyle Bir Geçer Zaman ki 3. Sezon – 2012 (TV Dizisi)
Öyle Bir Geçer Zaman ki 2. Sezon – 2011 (TV Dizisi)
Av Mevsimi – 2010 (Sinema Filmi)
Ezel 2. Sezon – 2010 (TV Dizisi)
Melekler Korusun 2. Sezon – 2009 (TV Dizisi)
Kavak Yelleri 4. Sezon – 2010 (TV Dizisi)
Doktorlar 4. Sezon – 2010 (TV Dizisi)
Ihlamurlar Altında – 2005 (TV Dizisi)
Acı Hayat 2. Sezon – 2006 (TV Dizisi)

Özel Söyleşi

Kendinizi kısa filmciliğin içinde nasıl buldunuz? Bu hayaliniz miydi yoksa hayat mı sizi sürükledi?

Çocukluğumdan beri film izlemeyi, sinema kitapları ve dergileri okumayı çok severim. Üniversite çağına geldiğimde aklımda sadece sinema bölümü okumak vardı. Dokuz Eylül Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Sinema-Tv bölümünü kazandığımda hikaye anlatıcılığına, yönetmenliğe ilgim daha da arttı.

Üniversitedeyken bir grup arkadaşımla ‘16:9 Film Yapım’ adında bir oluşum kurduk. Sinema dergisi çıkardık ve editörlüğünü yaptım, Radyo Dokuz Eylül’de film müzikleri çalan ve filmlerle ilgili kısa bilgiler veren bir programın metin yazarlığını yaptım, birçok kısa film çektim, arkadaşlarımın birçok kısa filminde çeşitli görevlerde, hatta kimi zaman oyuncu olarak çalıştım. Ekip arkadaşlarımla öğrenci olarak bir uzun metraj film de çektik.

Beni yönetmenliğe ve kısa filmciliğe, hem çocukluk ilgim hem de sinema eğitimim yönlendirdi.

Filminizle vermek istediği mesaj neydi? Bu mesajın yerine ulaştığını düşünüyor musunuz?

Filmi 2005 senesinde üniversite ikinci sınıf öğrencisiyken çektim. Kendimi ve yeteneklerimi,diyalogsuz bir hikâyeyi beş dakika gibi kısa bir sürede anlatmada test etmek için çekmiştim. İlk motivasyonum tamamen görsel olarak hikâye anlatıcılığına kendimi hazırlamaya çalışmaktı.

Bunun için senaryolaştırabileceğim fikir ve hikâye ararken arkadaşımın anlattığı başından geçen bir olay dikkatimi çekti. Bir sebepten son derece üzgün bir şekilde bir bankta oturan arkadaşıma küçük bir kız uzaktan gülümsemiş ve yoluna devam etmiş. Bu gülümsemeden sonra arkadaşım içindeki sıkıntının dağıldığını anlatmıştı bana. Anlattığı bu kısa anı beni de gülümsetmiş ve içimde olumlu duyguları canlandırmıştı. Bir gülümsemenin aslında tanımadığımız birçok insanı iyileştirme gücü olduğunu hissettim. Ana fikri bu olan bir hikâye tasarlamaya başladım. En yakın arkadaşım Tuncay Tunca ile senaryoyu yazdık. İzmir’in en sembol yerlerinde bir günde bütün senaryoyu çektim.

Filmi okuldaki ve yakın çevremdeki insanlara izlettiğimde aldığım tepkiler çok mutluluk vericiydi. ‘Gülümse’; 14. Adana Altın Koza Film Festivalinde finale kaldı. Daha başka birçok kısa film festivalinde gösterildi ve çeşitli ödüller aldı. Ama en büyük başarısı sosyal medya ve youtube izlemelerinde oldu. Youtube’da 2 milyonun üzerinde izlendi. Sosyal medya mecralarında dünyanın farklı bir çok yerinden bu filmle ilgili bana teşekkür ve tebrik mesajları attılar. Hürriyet ve Milliyet gazetelerine röportajlar verdim. Ulusal kanallarda izletildi. Bir çok şirketin motivasyon sunumlarında gösterildi.

İnsanların kalbine dokunabilmenin bu sanatın en harika ödülü olduğunu en iyi bu filmimle yaşadım. 10 yıldır profesyonel olarak sektörün içinde yönetmenlik yapmaktayım.

Birçok uzun metraj sinema filmi ve sayısız bölüm TV dizisi çektim. Ama bir hikâye anlatıcısı olarak en büyük ruhsal tatminimi bu film ile yaşadım ve yaşıyorum. Kısa film sanatının gücü; seyirci ile en kısa ve en direk etkileşime sahip olması. En kişisel kalabilmesi…

‘Gülümse’ hem kendi yönetmenlik becerilerimi geliştirdiğim hem de inandığım bir kelimeyi hiç tanımadığım insanlara hissettirebildiğim için bende yeri çok özel olan bir filmdir.

Filminizin yapım aşamasından bahseder misiniz? Karşılaştığınız zorluklar oldu mu?

Üniversite ikinci sınıf öğrencisiydim ve teknik olanaklar bugünkü gibi daha ulaşılabilir bir durumda değildi. Kamera ve teknik malzeme tedarik etmek zordu. Kurgu setine ulaşmak kolay değildi. Bulduğum teknik malzemeleri en kısa sürede kullanıp geri iade etmek zorundaydım. Ekip, sınıf arkadaşlarımdan oluşan 5 kişilik bir gruptu. Oyuncular ilk defa kamera karşısına geçen kişilerdi. Prodüksiyon, öğrenci harçlıklarımdan biriktirdiklerimdi. Bunlar işin zorlukları değil benim deneyimlemem gereken süreçlerdi. Yaşadığım engeller, çözmem gereken ekipsel, hikâyesel, görsel tüm sorunlar bana büyük bir deneyim olarak geri döndü.

Filminizde ”tam anlamıyla hayal ettiğim gibi bir sahne” dediğiniz yahut “favori sahnem” diyebileceğiniz sahne hangisi?

Tüm sahneler hayalimde canlandırdığım, dekupe ettiğim haline çok yakın bir estetikte çıktı. Yazarken hayal ettiğim mekânların görsel karşılıklarını bulabilmiş olmamda büyük şanstı. Tüm sahnelerden çok memnunum. Ama favori sahnem; filmin en başında gördüğümüz küçük kızın sürpriz bir şekilde finalde tekrar karşımıza çıktığı sahnedir. Orda kullandığım planlar yalnızca kamera hareketi ile duyguları ve sürprizleri verebileceğimi bana en çok öğreten planlar olmuştu.

Türkiye’de kısa filmciliğe gereken değerin verildiğini düşünüyor musunuz? Neler yapılmalı?

Türkiye’de kısa filmciliğe teşvikin ve ilginin yeterli olmadığını düşünüyorum. Ama bir yandan da üretici kesimin bu sanatı yanlış algıladığına inanıyorum.

Kısa film bizim ülkemizde uzun metraja hazırlık ya da bir basamak gibi görülüyor. Oysa kısa film sanatı mesajını en direk biçimde ve en etkili içerikle verebilme sanatıdır. Uzun metrajlı filmlere çok benzer görünse de teknik farkları, biçim ve içerik kullanımları kendisine hastır. Süresi yaratıcılığın sınırlarında gezmenizi sağlar. Sinemanın en kişisel hikaye anlatabilme mecrasıdır. Etkisi çok daha derin ve direktir. Kısa filme bir sanat dalı olarak bakabilmek şart.

Daha çok kısa film etkinlikleri düzenlenmeli. Daha teşvik edici ödüller verilmeli. Bu filmlerin ulusal kanallarda yer almaları sağlanacak TV formatları geliştirilmeli. Üreten ile hedef kitleyi daha geniş bir alanda birleştirebilmeliyiz.

Kısa film, ticari hedef gütmeyen, tamamen kişisel bir sinema sanatıdır. Ticari sermeyenin dışında teşvik edici sermayeye ihtiyacı vardır. Daha fazla yatırımcının dikkatini bu sanata çevirmesini sağlayabilmek ve güncel, etkili içerikler üretebilmek kısa filmciliği hak ettiği değere yükseltecektir.

Kısa filme merak duyan ve hatta çekmek isteyenlere ne gibi önerileriniz olurdu?

Kısa film; sadece sinema okullarında ve sinema öğrencileri arasında yaygın bir faaliyet alanı bulabiliyor maalesef. Çoğu sinema okulundaki öğrenciler; sınıf geçme, not ile değerlendirilme ya da uzun metraja hazırlık gibi durumlarda ellerine kamera alıyor.

Sinema öğrencilerinin ya da tamamen kişisel merak ve ilgiyle bu sanata yönlenen çoğu insanın yaptığı ortak bir hata var. Konuları genellikle kendi hayatlarından değil kendisine ilginç gelen ama kendisine bir o kadar yabancı hayatlardan ve hikayelerden seçiyorlar. Yapılan en büyük yanlış içselleştirmediğiniz bir hikayeyi ve tanımadığınız hayatları anlatma çabası. Önce hikayeyi içselleştirin sonra anlatacağınız hayatları tanımaya çalışın. Ancak o zaman hikayenize ilgi çekici detaylar ve gerçeklikler kazandırabilirsiniz.

İçselleşmeyen, kişiselleşmeyen, gündelik hayatta size dert gelmeyen her hikayeye ve hayata mutlaka yabancı kalacaksınız. Kameranız doğru yerde durmayacak ve diyaloglarınızın içi boş kalacak. Kimseye dokunamayacaksınız.

Her şeyden önce kendinizi tanımaya çalışın. Kendi zevklerinizi, ilgilerinizi, endişelerinizi anlamaya uğraşın. Kişisel olmayan hiçbir şey evrensel olamaz. Anlatmak için film yapın. Anlaşılmak için film yapın. Gerisi not, ödül, para, teşekkür, takdir adı ne olursa olsun mutlaka  size dönecektir.

Uzun metraj film yapımı son derece pahalı bir sanattır. Sizin dışınızda birçok karar vericinin işin içine girdiği;bütçe gerginliğinin, politik tedirginliklerin, ekonomik kaygıların yoğun olduğu bir süreçtir. Yüksek olasılıkla ortaya çıkan film sizin bakış açınızdan çok farklı bir yere savrulmuş olacaktır.

Ama kısa film size kişisel kalabilme özgürlüğünü verir. Tüm kaygılardan uzakta tutar. Yaratıcılığınızı dizginlemez. Bu yüzden bolca kısa film çekmek kendinizi tanımak ve bakış açınızı geliştirmek için son derece değerlidir.

Çevrimiçi Gösterim